Gümüşhane'de Süleymaniye Sanat Günleri Yeni Sezon Etkinliklerine Başladı
Uzun süreli bir aranın ardından “Süleymaniye Sanat Günleri” yeniden başladı.
3medya tarafından organize edilen ve Atsız Konağı ev sahipliği de gerçekleştirilen etkinliğin ilk konukları Gazeteci ve Fotoğraf Sanatçısı Hüseyin Özgün ile Karaçay Belgeseli Koordinatörü Doç. Dr. Merve Karaçay Türkal oldu. Yoğun katılımın olduğu programda ilk olarak Hüseyin Özgün tarafından fotoğraf sanatı üzerine sohbet gerçekleştirdi. Daha sonra ise Yönetmenliğini Burak Türten’in yaptığı, Merve Karaçay Türkal’ın ise koordinatör olduğu 33 dakikalık “Karaçay” belgeseli izlendi. Belgeselin ardından koordinatör Merve Karaçay Türkal belgeselin yapım sürecini anlatarak zorlu süreçte yaşanan ilginç detayları paylaştı.
Programın açılışında konuşan organizasyon sorumlusu Zeynel Gündüz, uzun zaman sonra Süleymaniye Sanat Günleri’ni tekrar yapmanın heyecanını yaşadıklarını belirterek, her hafta Çarşamba günleri düzenlenen programların bu sezon Hüseyin Nihal Atsız Kültür Evi’nde gerçekleştirileceğini kaydetti.
Gündüzün açılış konuşmasının ardından konuklardan Hüseyin Özgün kendi hayatından anektodlar paylaştığı konuşmasında gazetecilik ve fotoğraf sanatçılığı üzerine birikimlerini paylaştı.
“Fotoğrafta Duyguyu Yakalayabiliyorsanız Gerisi Sorun Olmaz”
Haberi, fotoğrafı, belgeseli farklı kılanın konu ve bu konunun ilgili kişi tarafından nasıl görüldüğü ile alakalı olduğunu kaydeden Özgün, medya sektörü açısından yapılan her türlü üretimde “duygu” unsurunun ön planda olması gerektiğini söyledi. Günümüz dünyasının algılar üzerinden yönlendirildiğine vurgu yapan Özgün, “Yazılı olsun görsel olsun yapılan her türlü üretim hedef kitlenin duyguları göz önünde bulundurularak yapılır. Haliyle fotoğraf çekiminde fotoğrafçı olarak duyguyu yakalamıyorsanız eğer, makineniz istediği kadar kaliteli olsun sizin yerinize o duyguyu yakalayamaz. Ayrıca o duyguyu çekim sonrası işlemlerle de oluşturamazsınız. Duyguyu yakaladığınızda ise kullandığınız ekipmanın çok da fazla önemi kalmaz. Fotoğrafın ışığı kullanmak olduğunu unutmadan gerekli ihtimamı gösterdiğinizde işin büyük bölümünü halletmiş olursunuz” dedi.
“Arkadaş Çevreniz Hayatınızı Belirler”
İnsan hayatının içerisinde bulunulan çevre ile etkileşim içerisinde olduğuna işaret eden Özgün, “Bu anlamda arkadaş çevreniz sizin nasıl bir hayatınız olacağını gösterir. Eğer bu gün olduğu gibi kültürel, sanatsal ortamlarda iseniz bu size çok daha farklı bir bakış açısı kazandıracak, yeni pencereler açacaktır. Fotoğrafçılığa meraklıysanız eğer mümkünse fotoğrafçılar ile beraber zaman geçirin. Birlikte etkinliklere katılın. Siz onları onlarda sizi fotoğraf üretimine teşvik etsin. Duyguyu yakalayın ve özellikle de yakaladığınız bu duyguyu net olarak yansıtın yeter” diye konuştu.
Karaçay Belgeseli İzlendi
Fotoğraflar üzerinden devam eden söyleşinin ardından Yönetmenliğini Bartın Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi Burak Türten’in yaptığı “Karaçay” belgeseli izlendi. Kafkaslarda yaşayan ve günümüzde yok olmaya yüz tutmuş bir halk topluluğu olan Karaçay halkının konu edinildiği belgeselde, Karaçay kültürü ele alındı. Rusya Federasyonuna bağlı Karaçay-Çerkes Özerk Cumhuriyeti’nde bulunan, Elbruz dağının eteklerindeki Gartcurt-Uçkulan ve Hurzuk köylerinde yapılan çekimler ile Karaçay Türklerinin yaşadıkları çarpıcı coğrafya tanıtıldı.
“Karaçay Türklerinin Yaşam Tarzını Çektik”
Belgesel gösteriminin ardından konuşan proje koordinatörü Merve Karaçay Türkal, kendisinin de Karaçay Türklerinden olduğunu belirterek atalarının 1870’li yıllarda göç ederek Anadolu’ya yerleştiğini söyledi. Belgesel ile birlikte ata topraklarında ana dilini konuşabilme şansı yakaladığını anlatan Merve Karaçay Türkal, “Ben projenin yürütücüsü olarak görev aldım. Atalarımın göç ettiği topraklarda organizasyonu sağladım. Orada 3 köyde çekimler yaptık ve onların sosyal yaşantısını çektik. Bir aile üzerinden hareket ederek Karaçay Türklerinin yaşam tarzını belgeselimize aktardık” dedi.
“Çekim Sürecinde Yoğun Baskılara Maruz Kaldık”
2019 yılında çekilen belgesel filmin çekim süreci ile ilgili bilgiler paylaşan Türkal, “O dönem yaşanan uçak krizi nedeniyle çok sıkıntılı bir süreç yaşadık. Önce Rus topraklarına gittik ve orada çapraz sorular ile sorgulandık. Ardından Karaçay Cumhuriyetinin başkenti Karaçayevsky’e geçtik. Burada Üniversite sosyal tesislerinde kaldık. 10 günlük süre boyunca her sabah saat 8’de köylere gittik ve orada çekimler yaptık. Özellikle Cuma namazı ile ilgili çekimlerimizin ardından kontroller daha da arttı. Zaman zaman dron uçurmamıza, zaman zaman da normal çekimlerimize engel oldular. Hatta belgeselin en sonunda yer alan dans gösterisini çekmemize dahi izin vermediler. Kendilerinin çektiği görüntüleri kullanmak durumunda kaldık. Her gün 3 kez polislere ifade verdiğimiz ciddi baskılar ile zorlu bir süreci tamamladık” diye konuştu.
“Dünyanın En Misafirperver İnsanları”
Karaçay Türklerinin dünyanın en misafirperver insanları olduğunu dile getiren Türkal, “Bunu bir kez daha Karaçay’da test etmiş oldum. Her gittiğiniz yerde size kurban kesiliyor ve bunu her gelene yapıyorlar. Çay davetlerinde bulunuyorlar ve gittiğinizde sizleri etin eksik olmadığı mükellef sofralar karşılıyor. Gönülleri aşırı zengin, coğrafya aşırı güzel, halkı son derece naif ve muhabbetli. Özellikle Türklere karşı sonsuz sevgileri var” ifadelerini kullandı.
“Akrabalar Arasında Evlilik Olmaz”
Karaçay kültüründe var olan ilginç özellikleri de paylaşan Türkal, “Karaçay Türklerinde sülaleler hiç değişmez. 30’a yakın boy var ve bu boylar çoğalır ancak ayrışmaz. Boylar içerisinde herkes akrabadır ve bu akrabalar arasında evlilik en büyük günahlardan sayılır. Aynı soyadansanız yedi göbek ötesinden bile olsa kardeşsinizdir ve kendi boyunuzdan birisi ile evlenemezsiniz. Yaptığım röportajda akraba evliliğinin hiçbir şekilde mümkün olmayacağını ve akıldan bile geçirilemeyeceğini söylediler. Müslüman olan toplum daha güçlü bir şekilde geleneklerine bağlıdır” dedi.
“Karaçay Dili Kayboluyor”
Karaçay dilinin kaybolmak üzere olduğunu aktaran Türkal, “Halkın tamamı kendi aralarında Karaçay dilini kullanırken günlük hayatlarında ise Rusça konuşuyor. Ancak gördüğüm kadarıyla dil gidiyor. Geriden gelen nesil ile bir dil dünyadan silinmek üzere. Dünyada yaklaşık 100 Bin kadar. Amerika’da 20 Bin, Türkiye’de 20 Bin ve Rusya’da ve diğer ülkelerde olanlar ile birlikte toplamda sadece 100 Bin. Haliyle dil ile ilgili çok ciddi bir yok olma süreci yaşanıyor” şeklinde konuştu.
Haber:Deniz Tutcu
İmsak | 05:31 | ||
Güneş | 06:58 | ||
Öğle | 12:11 | ||
İkindi | 14:50 | ||
Akşam | 17:15 | ||
Yatsı | 18:36 |