banner333

banner309

02.06.2011, 09:43

KAZIM KARABEKİR PAŞA

“Ermenistan fatihi ve yetimlerin babası Karabekir Paşa’ya saygıyla”
 
KAZIM KARABEKİR PAŞA
 
Doğulu büyük bilge Hafız-ı Şirazî'nin dediği gibi; “Aslında hepimiz ömrümüzle birer beste yaparız. Ancak işin garibi, bu bestenin iyi mi yoksa kötü mü olduğuna bizden sonrakiler karar verecektir.
O bir kahraman, o iyi bir devlet ve siyaset adamı, her şeyden önce o çok iyi bir Müslüman ve kalbi bilhassa yetimlere karşı oldukça hassas bir insan ve iyi bir aile reisiydi. Tarih maalesef yaptığı onca faydalı işlere rağmen ona hak ettiği değeri vermemiştir. Milli Mücadele’nin ve Kurtuluş Savaşı’nın en önemli kilometre taşlarından olmasına rağmen hep arka planda tutulmuş, şan şöhret ve mal bakımından asla taltif görmemiştir. Normal bir vatandaş gibi yaşadı, çoluk çocuğuna yeterince imkânları sunamadı, emekli kuyruğunda bekledi ve bu dünyadan sessiz sedasız göçüp gitti. Bu isim Doğu Cephesi Komutanı Orgeneral* Kazım Karabekir’dir.
Ama tüm bunlara rağmen insanın hayatında en önemli hasletleri olacak olan hayır duaları aldı, şehit asker çocuklarından 6000 yetimi devletin himayesine alarak onların eğitim almasını sağladı. O çocuklar ki sonradan kimi hakim, kimi doktor ve kimi öğretmen olarak Paşa babalarını hiçbir zaman unutmayacaktı. Bunun yanı sıra tarihte yalan yanlış empoze edilen Ermeni Soykırımına inat Kazım Karabekir Kars’a girdiğinde Kars’taki Amerikan heyetinin emrinde 6000 fakir ve kimsesiz ermeni çocuk vardı. Bu çocuklara gösterilen iyi muameleden dolayı Ermeniler şu mektubu Kazım Karabekir Paşa’ya gönderiyor ve şöyle diyorlardı;
En Büyük Kumandana; Bugün Ermeni esir zabitleri ve efradı için mes’ut bir bayramdır… Bugün on iki ay süren esaretten sonra biz artık ailemize ve vatanımıza kavuşuyoruz. Bizim en büyük amirimiz olmak hesabıyla zatıâlilerine ve maiyetleri zabitanına biz Ermeni zabit ve neferleri Türkiye’de hakkımızda gösterilen hüsnü muameleden(iyi muamele) dolayı bütün kalb ve ruhumuzla arzı teşekküre musarrat eyliyoruz. Biz buradan hareket ederken güzel hatıraları da birlikte götürmekteyiz. Biz emin bulunuyoruz ki, bundan sonra ermeni askeri size karşı silahbedest olarak bulunmayacaktır. Ve taraf-ı âlilerinden bizlere tebliğ edildiği üzere 13 Teşrinievvel 1921′de Kars’ta bu husus her iki milletin evliyayı umuru arasında takrir ve temin edilmiştir. Biz dahi bundan eminiz. İki memleket arasında Türkler ile Ermeniler birbirine karşılıklı yardım edecek ve birlikte yekdiğerini müdafaa ve sıyanet eyliyeceklerdir.
İşte Karabekir’in torunları olan bizler bir zamanlar yokluklarla tarih yazanları her zaman hayırla yâd etmenin hesabında onları hak ettikleri en önemli paye olan gönüllerimizin en nadide yerine oturtuyoruz. Ve sizleri onun yazdığı şiiri okumaya ve manasını anlamaya ve bu değerimizin öldükten sonra da olsa kadir ve kıymetini bilmeye davet ediyorum.  
 
İKİ DAMLA GÖZYAŞI
 
Yetmiş lira ile mütekait bir adam
İken, ikiz kızım da doğdu olduk tamam
 
Evet tamam! Çünkü herkes kaçıyor benden
Ve ben de sabahları erken
 
Yavruların hazırlıyorum sütlerini kaçıp gitti evdekiler
Parasız kim kimi bekler?
 
Tam bu sırada hastalık saldırdı bize
İki yavrumla anneleri diz dize
 
Sancılar içinde kıvranıyorlardı
Hayatın kalmamıştı artık tadı.
 
Kalmamıştı elimde hiç satacak
Peki! Ya bu hastalara kim bakacak?
 
Vejetalin eritmek için sarılmışım kepçeye
Fakat doktor parası sığmıyor hiç bütçeye.
 
Satmışım elimde olanı
Yemiştik mazide kalanı.
 
Düşünüyordum, iki elimde başım,
Dalmışım, bunalmışım.
 
Seslendi refikam:
Paşam! Paşam!
 
Nedir bu ye’sin? Nerde her günkü neş’en?
Hastalığım artar seni böyle görürsem.

            Bu günler de geçer, üzülme sakın?
Nerdeyse gelir doktorlar vakit yakın.
 
Doktorlar mı gelecek dedin?
Acı, pek acı bir şeyler söyledin!
 
Söylemeye bulamıyorum mecal
Verecek vizite param yok İclal!
 
Borç felakettir şuna buna
Girmem bu tehlikeli oyuna.
 
Yanıyordu ellerimde başım
Cevap verdi yüksek ruhlu arkadaşım:
 
Dedelerimden kalma yadigâr
Bir pırlanta ile bir saatim var.
 
Gönderin bedestene sattırın
Bu ağır yükü benden attırın.
 
Bu, yüksek ruhlu bir Türk kızıydı
Türk varlığının bir yıldızıydı.
 
Taşı, saati uzattı bana
Ben de gönderdim “sat” salonuna.
 
Birkaç yüz lira geldi geriye
Sıkıntıyı attık biz ileriye.
 
Fakat refikam:
Döndürürken duvara başını
Gördüm iki damla gözyaşını.
 
Dedim: lanet olsun böyle geçime!
Artık düştüm ben de kendi içime:
 
Kulaklarım içimi dinliyor,
Her yerim inliyor.
 
Gözlerim içime bakıyor,
Ve gördüğü yeri yakıyor.
 
Kalbimi deldi o iki damla yaş
Haksız yereydi bu çetin savaş.

            Bu düşüncelerim pek kısa sürdü
Çünkü vicdanım tamamen hürdü!
 
Arkadaşımla bakıştık
Ve gülüştük
 
Hemen topladık kendimizi
Ve düşündük köylü efendimizi:
 
Neler çekiyor asıl olan onlar
Yaşamıyor mu şerefiyle milyonlar...
 
Dedik ve karımla el ele verdik
Ve bu acı günleri pek ala yendik.
 

* 1920’de Orgeneralliğe yükseldiği halde bu unvan kendisine verilmemiştir. “Fahrettin Kırzıoğlu öldükten sonra bile olsa bu unvan Karabekir’e verilmelidir” der. 
Yorumlar (0)
2
az bulutlu
Namaz Vakti 16 Mayıs 2024
İmsak 03:12
Güneş 04:58
Öğle 12:23
İkindi 16:18
Akşam 19:39
Yatsı 21:17