banner333

banner309

16.02.2012, 09:24

NESİL YETİŞTİRMEK

Neredeyse bütün gazetelerin köşe yazarları aynı konu üzerinde yoğunlaşmış,üst düzey devlet yetkililerinin son günlerde bahsettiği “nesil yetiştirme” üzerinde kafa yorup kendi görüşlerini yazıyorlar. Lehte ve aleyhte onlarca makale okudum diyebilirim. İnsanlar olaya kendi dünya görüşünden baktıkları gibi, işi siyaset hatta ideoloji boyutuna taşıyanlar da yok değil. Bunların yanında olaya objektif yaklaşmaya çalışır gibi görünüp niyetlerini farklı yollardan servis etmenin şark uyanıklığı içinde olanlarda var.


Konu gazete ve televizyonlarda tartışıldığına göre; tabidir ki; kahvede, sokakta, parkta ve bahçede konuşulması da kaçınılmazdır. Konuların medeni bir şekilde tartışılmasında kafa yorulmasında farklı görüşlerin dile getirilmesinde hiçbir zarar ve kayıp olamaz. Hiç bir görüş saçma yada çok dahiyane değildir. Her görüş kendi içinde bir enerji ile doğup, bir etki alanı meydana getirme kabiliyetine sahiptir. Yeter ki görüş olsun,düşünce olsun, kişiye özel olsun, özgün olsun.İdeolojik olmasın, başkalarının düşüncesinin birebir kopyası olmasın,söylenmesinde incinen ve kırılanlar olmasın.


Nesil yetiştirme tartışması yüzyıllar öncesine dayanır,yakın tarihimizde Atatürk’ün bahsettiği “Ey yükselen yeni nesil…” ile Mehmet Akif Ersoy’un bahsettiği “Asımın nesli” benzer tartışmaların bir ürünüdür.Herkes yeni neslin farklı olmasını isterken, aslen kendi düşündükleri, hayalini kurdukları dünyayı meydana getirebilecek büyük bir potansiyel oluşturmak isterler. Daha açık bir şekilde anlatırsak;dünyayı kurtaracağına inandıkları kendi düşencilerinin milyonlarca insan tarafından benimsenmesiyle meydana gelecek büyük düşünce gücünü hayal ederler. Bu düşünce tarih öncesi çağlardan gününüze kadar dünya liderleri tarafından defalarca sınanan ve her seferinde hüsranla sonuçlanan teşebbüs olarak kalmıştır. Aslında başarılı olunan ve sonucunda zaferler kazanılan vakalar az değildir ancak kısa süreli başarıların ardından gelen düş kırıklıkları daha fazladır.


Yanılgılar üzerinde durulursa: savaşları kazanmak için gençliği, orduları ve halkı ateşleyen sloganların,dini telkinlerin,ateşli konuşmaların hareket halindeki insan grubunu etkilediği duygulandırdığı,yüreklerini kabarttığı ve böylelikle milyonların tek hedefe yönelerek büyük zaferler kazandığı istisnai bir durum değildir. Ne var ki, savaşta insan kitlelerini harekete geçiren, yüreklerini ateşleyen sözler ve sloganlar, barış ortamında ve günlük hayatta aynı insan kitlelerini artık etkilemez olmuşlardır. Bunun sebebi çok açıktır: Savaş ortamında yalnızca duygularına hitap ettiğiniz insanların, barış ortamında gözüne, kulağına, midesine, yoluna, futbol sahasına, piknik alanına, kaldırımlara,limanlarına, okuluna, hastanesine,adaletine,güvenliğine, kişisel hak ve hürriyetlerine, cebine ,cüzdanına ve vicdanına da hitap etmeniz gereklidir. Bütün bu sayılanlara hitap etmek yerine kuru hamaset nutukları ile halkı kendi istediği yöne götürmeye çalışan herkes sonucun hüsranla bittiğini gördüğü halde,nedenini anlayamamış, her defasında daha süslü,püslü sözlerle yeni slogan arayışı içerisinde olmuşlardır.
Gençlik yetiştirme ideali, eğer slogan ezberletme,nutuk dinletme ve onları bir işaretle aynı yöne döndürmek olarak düşünülüyorsa bilinsin ki sonu kayıp yıllar olacak ve yıllar sonra başa dönülecektir.


İdeolojiler, içine giren nesneyi çepe çevre saran cam fanus gibidirler. İçine girdiğinizde aynı dairede dolanır, dışına çıkmak istediğinizde kafanızı bir duvara çarparak geri dönersiniz.Orda size ne öğretilmişse sizin doğrularınız odur.Kendinizin ürettiği hiçbir ürün kabul görmez. Her şey dışardan paket olarak size sunulur.Tarafınızdan lütuf kabul etmeniz için de baskıya maruz kalırsınız. Böylece size sunulan her düşünceyi kutsamak ve kutsallığını savunmakla görevli bir askere dönüşürsünüz. Sizin dışınızdaki dünyada olup biten her şey yaban hayatı gibi görünür.
Her seferinde iyi niyetlerle çıkılan nesil yetiştirme sevdası ideolojik bir yola girmişse sonuç, cam fanus faciasıyla bitmiş bu yanılgı yüzyıllarca sürmüştür.Tartışmalar kadar yanılgılarda eski olmakla birlikte Mıro’nun deyimiyle çözümleme yapmamak, yanılgıları tecrübe edinmemek eskidir.
Barış ortamlarında evrensel değerler öne çıkar,bütün dinlerin, önerdiği ve bütün insanlığın evrensel bir dil olan kafasını öne doğru eğerek doğruladığı değerler: Doğruluk,temizlik,çalışkanlık,yalan söylememek, kul hakkı yememek,karşısındakinin görüşüne saygı duymak, büyüklerini saymak,yurdunu milletini, sevmek,adalete, eşitliğe,kişisel hak ve hürriyetlere inanmak vb. yalnızca bunları öne çıkararak gençliği yetiştireceğim diyen peygamberler başarılı olmuşlardır. Bu değerleri halka anlatırken kendileri de örnek birer insan olan peygamberler insanlığın kurtarıcısı olurken, bu değerlerin yalnızca birisi yada bir kaçını öne çıkarıp diğerlerini yok sayarak gençliği kurtarmaya çalışan ideolojiler ise hep başarısız olmuşlar ve insanlığa acıdan gözyaşından başka bir şey vermemişlerdir. Bu değerlerden yalnızca hürriyeti, yalnızca eşitliği hatta yalnızca çalışkanlığı önemseyip onun üzerinden bir gençlik oluşturmaya çalışıp, diğerlerini önemsiz gören ideolojiler, her bir değerin, öbür değerlerle beslendiğini bilmediklerinden kendi beslenme alanlarını kurutmuş, böylece acı sonu görmüşlerdir.


İşte naçizane şahsımın görüşüdür ki: bütün evrensel değerleri benimseyen liderler ancak sağlıklı nesilleri yetiştirebilirler. Bunun için slogana, ideolojiye, hamasete hacet yoktur.


Önce siz yaşayın, tebaanıza eşit bir şekilde yaşatın. Hepsi bu kadar!
Yorumlar (0)
2
az bulutlu
Namaz Vakti 25 Nisan 2024
İmsak 03:47
Güneş 05:22
Öğle 12:25
İkindi 16:13
Akşam 19:18
Yatsı 20:46