banner333

banner309

06.08.2012, 17:07

Karabağ'daki Sözde Başkanlık Sistemi

 Bir tatbikat sırasında şehit düşen

dostum Abdullah GÜRSOY’a

 ithafen… “Şehitler Ölmez” T.D.



“Sözde Ermeni Soykırımı” iddiaları ile dünya kamuoyunda kendisine yer edinen, bu bağlamda dış politikasına şekil ve yön veren Erivan yönetimi, Dağlık Karabağ olayları ile ilgili olarak, uluslararası örgütler tarafından alınmış kararların önüne bir set daha çekmiş ve 19 Temmuz 2012 tarihinde yaptığı sözde başkanlık seçimleri ile yine uluslararası hukuku çiğnemiştir. 

  Ne yazık ki yakın zaman içerisinde gerçekleşen bu olay Türk kamuoyunda yeterli ilgiyi görememiş, Karabağ ve Azerbaycan “tek başına” bırakılmıştır. Oysa ki Karabağ’da yaşanan olaylar ve yönetsel durumlar birkaç bin kişinin katıldığı sözde seçimlerle değil tarihle imtihan edilmelidir. Tarihle imtihan edilecek olan Karabağ olayları, imtihan sonucunda Ermenistan’ı haksız bulacak ve bu mübarek toprakları tekrar öz sahibine, Azerbaycan’a verecektir. Ancak ne yazık ki tarih muhasebesi ve bilgisi çok az olan bir milletiz. Her ne kadar da tarihi çok sevsek de millet olarak, onu çok iyi bilmiyoruz, okumuyoruz. Tarihi okuduğumuzda Karabağ’ın çok zamanlar önce bir Türk toprağı olduğunu göreceğiz. Karabağ’ı biraz inceleyecek olursak;

Karabağ Bölgesi çok eski zamanlardan beri Türklerin yerleştiği bir yer olmuştur. İskitler, Partlar, Arşaklar, Albanlar, Selçuklular, İlhanlılar, Timuroğulları, Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safeviler ve Osmanlılar bölgeye yerleşerek Karabağ’ı yurt ve vatan edinmişlerdir. Bölgede Ermeni nüfusu da olmuş ancak Ermeni nüfusu Türk nüfusundan hiçbir zaman fazla olmamıştır. 

Karabağ’ın jeopolitik konumu, bölgede hâkimiyet mücadelelerinin yaşanmasındaki en büyük etmendir. Çünkü Karabağ, Kafkasların hâkim bir noktasında olup; Ermenistan, Azerbaycan ve İran’ı kontrol edilebilecek bir konumdadır. 

Bu bağlamda Ermenistan’ın bölgeyi ele geçirmek istemesi de “vatan” kavramından ziyade, bölgenin jeopolitik konumundan dolayıdır. Nitekim Karabağ’a saldıran Ermenistan bölgeyi deyim yerinde ise “alaşağı” etmiştir. 

Karabağ’ın işgali ile ilk defa sınır kapılarını komşu bir ülkeye kapayan Türkiye, bu işgalin sonrasında Ermenistan ile ilgili korkulu rüyalarını tekrar görmeye başlamıştır. Ermenistan Dağlık Karabağ’ı işgali ile irredentist politikalarını hala sürdürdüğünü tüm dünyaya göstermiştir. Futbol diplomasisinin oluşması ve protokollerin karşılıklı olarak imzalanması ile yumuşama sürecine giren Türk-Ermeni ilişkilerinin, bu işgalin devam etmesi sürecinde normalleşmesi pek mümkün görünmemektedir.


  Yukarda görüldüğü üzere Karabağ öz be öz Türk yurdudur. Karabağ Azerbaycan’ın toprağıdır. Bu bağlamda Türk kamuoyunun bu konu hakkında yeterince bilgilendirilmediğini düşünüyorum. Ya da yanlış gündemlerle bu konuların bilerek görmezden gelindiğini, “unutturulmak istendiğini” düşünüyorum. Türkiye’de Azerbaycan denince akla ilk gelen stratejist/bilim adamı/milletvekili Sinan Oğan, bu konuda gerekli hassasiyeti göstererek konunun en azından ilgililere duyurulması için çalışmalar yapmıştır. Bu bağlamda Oğan’ı kesinlikle tebrik etmek gerek. Oğan, sözde başkanlık seçimlerine yönelik olarak yaptığı açıklamada “Karabağ’ın gerçek iradesini sözde devlet başkanlığı seçimlerdeki üç adayın arkasındaki destekte değil, anayurtlarından göçmek zorunda bırakılan bir milyon Azerbaycan Türkünün mücadelesinde aramak gerekir. Karabağ’da yaşananların muhasebesi sözde seçimlerde kullanılan birkaç bin oydan ziyade asıl olarak tarih tarafından yapılacaktır. Dolayısıyla, Karabağ’ın geçmişindeki Azerbaycan mührü ve izleri, yapılacak olan sözde seçimlerinin oy pusulalarındaki herhangi bir mühürle karşılaştırılamayacak kadar azizdir. Bu vesileyle, vatanın sandıkta kazanılmayacağını Ermeni yetkililere hatırlatmak isteriz.” sözleri ile Karabağ’ın hakkını savunmak gerektiğini/gerekliliğini Türk milletine iletmiştir. 

Buradan memleket meselelerine duyarlı olmaya çağırıyorum herkesi. Bakü Ankara’ya kardeş/Gence Erzurum’a eş… değil mi? İşte bu yüzden milli konularımıza sahip çıkmaya çağırıyorum Türk milletini…
Yorumlar (1)
Hüsrev Doğan 12 yıl önce
değerli tümer kardeşim ben şiran konaklı köyünden' im annem gümüşhane devlet hastanesinde gögös cerrahisi bölümünde yatarak tedavi gördü bu ramazan ayı içerisinde tedavi sonucu doktorumuz hastamıza sürekli kullanması için oksijen tüpü ve buhar makinası yazdı.bunları almamız için sgk ya gittim annem ssk emeklisi oldugundan kurum ücretinin büyük bir kısmını karşılıyor bu güzel amma gümüşhane sosyal güvenlik gurumunda bir doktor olmadığından hastane doktorunun yazdıgı reçeteyi onay için bizi trabzon a gönderdiler aynı gün benimle birlikte 5 kişi daha aynı durum dan trabzona onay için gitti (SGK)DA BİR DOKTORUN OLMAMASI biz gümüşhanelilerin trabzon a gitmeleri şu zamanda biz Gümüşhanelilere yapılan bir zulüm olarak görüyorum bu konuyu gündeme alacağınızı düşünerek burada bu durumu size bildirdim .belki daha değişik bir şekilde olurdu amma fazla teknolojiden anlamıyorum hakkınızı helal edin yazılarınızı takip ediyorum
ben gümüşhane dışında ikamet ediyorum bir kamu kurumunda memur olarak ç
2
az bulutlu
Namaz Vakti 11 Mayıs 2024
İmsak 03:20
Güneş 05:03
Öğle 12:23
İkindi 16:17
Akşam 19:35
Yatsı 21:10