Anahtar Partili Aydın’dan Medya ve Toplum Sağlığı Uyarısı: “Televizyon, Algı İnşa Eden Güce Dönüştü”

Kazım Aydın açıklamasında, genetik yapıdan çevresel koşullara, sosyo-ekonomik düzeyden yaşam biçimine kadar birçok unsurun toplum sağlığını doğrudan etkilediğini vurgulayarak,

“Sağlığı tek bir nedene indirgemek mümkün değildir. Araştırmalar, sosyo-ekonomik koşullar ve çevresel faktörlerin, sağlık hizmetlerinin kendisinden çok daha güçlü belirleyiciler olduğunu ortaya koymaktadır” ifadelerini kullandı.

“Televizyon Artık Sadece Eğlence Aracı Değil”

Açıklamasının önemli bir bölümünü televizyon dizileri ve gündüz kuşağı programlarına ayıran Aydın, televizyonun artık yalnızca eğlence sunan bir araç olmaktan çıktığını, toplumsal algıyı şekillendiren güçlü bir mekanizmaya dönüştüğünü söyledi. Son yıllarda yayınlanan birçok içeriğin kültürel aktarım işlevinden uzaklaştığını belirten Aydın, bu yayınların toplumsal dokuda ciddi aşınmalara yol açtığını ifade etti.

Aile Algısı ve Değerler Zedeleniyor

Kazım Aydın, güncel dizi içeriklerinde aile kurumunun güven, sadakat ve dayanışmanın merkezi olmaktan çıkarılarak; ihanet, çıkar ilişkileri, şiddet ve çatışmanın hâkim olduğu bir yapı olarak sunulduğunu dile getirdi. Bu anlatının özellikle genç kuşaklarda aileye karşı güvensizlik ve yabancılaşma oluşturduğunu vurgulayan Aydın, bunun uzun vadede toplumsal dayanışmayı zayıflattığını kaydetti.

Dizilerde yalan, entrika, şiddet ve gayrimeşru ilişkilerin olağanlaştırılmasının ahlaki sınırları belirsizleştirdiğini ifade eden Aydın, doğru ile yanlış arasındaki ayrımın bulanıklaştığını ve bireylerin ahlaki pusulasının zayıfladığını söyledi.

Tüketim Kültürü ve Yapay Başarı Algısı

Aydın, televizyon dizilerinde toplumun çok küçük bir kesimine ait olan lüks yaşam tarzlarının, sanki herkes için erişilebilir ve normalmiş gibi sunulduğuna dikkat çekti. Bu durumun izleyiciler üzerinde ciddi bir algı baskısı oluşturduğunu belirten Aydın, lüks yaşamın başarı ve mutluluğun tek ölçütü olarak yansıtılmasının orta gelirli hayatları değersizleştirdiğini ifade etti.

Zenginliğe ulaşmanın dizilerde çoğu zaman tesadüf, miras veya evlilik üzerinden kurgulanmasının, emek ve eğitimin toplumsal değerini zayıflattığını söyleyen Aydın, bu yaklaşımın özellikle gençlerde kısa yoldan kazanç beklentisini güçlendirdiğini dile getirdi.

Gündüz Kuşağı Programlarına Eleştiri

Gündüz kuşağı programlarında yoğun biçimde işlenen trajedi, şiddet ve suç temalarının toplumsal psikoloji üzerinde olumsuz etkiler oluşturduğunu belirten Kazım Aydın, sürekli dramatik içeriklere maruz kalan bireylerde duygusal duyarsızlaşma ve empati kaybı yaşandığını ifade etti. Reality formatındaki kayıp ve suç temalı programların ise toplumsal güven duygusunu aşındırdığını vurguladı.

“Toplumu Küçük Aşınmalar Yıpratır”

Açıklamasının sonunda televizyon yayınlarının toplumsal yapıyı tek seferlik büyük darbelerle değil, zaman içinde oluşan küçük ve sürekli aşınmalarla zedelediğini belirten Aydın, çözümün yasaklayıcı yaklaşımlar olmadığını söyledi. Medya okuryazarlığının güçlendirilmesi, aile içi iletişimin desteklenmesi ve gençlerin eleştirel düşünme becerilerinin geliştirilmesi gerektiğini ifade etti.

Kazım Aydın açıklamasını, “Toplum yalnızca ne izlediğiyle değil, izlediğini nasıl yorumladığıyla şekillenir. Televizyon yayınları ahlakı ve sosyal yapıyı tek bir darbe ile değil, çok sayıda küçük çatlakla zedeliyor. Bu nedenle izlenen içerik kadar, o içeriğe karşı geliştirilen bilinç de hayati önemdedir” sözleriyle tamamladı.