banner333

banner309

11.08.2022, 08:42

Gümüşhane’de Kitap imza Günü

25. düzenlenen Gümüşhane Kuşburnu Pestil Köme ve Kültür Festivali nedeniyle kitap standı sahibi olarak bizde  orada idik. Sadece iki yazar olarak bu etkinliğe katılmıştık.

        Hani imzalayacağımız kitapları okuyucularımızla buluşturacaktık.

       Sade vatandaş (45) başında kasketi elinde sürücü kursu el kitabı geçerken uğradı.

       Kitapları şöyle bir karıştırdı. Sonrada ilave etti. Bunlar paralı mı?” Şimdilik öyle  “ gibisinden verdiğimiz cevaba tepki ,ilginçti”

            -“Ben parayla kitap alıp okumam”. Adam haklı. “Hem kitabını okuyacağım hemde para mı vereceğim.”  der gibisinden

            -“Peki sizin dediğiniz olsun”. Bu kezde yan yan bakıp uzaklaştı. Adamın okumak gibi bir niyetinin olmadığı daha ilk baştan zaten belli idi. Bu rastlantılar  ister istemez bir yorum yapmayı gerektiriyor.

           Her ne kadar “Kitap Okumak sığınılacak en güvenli limandır” sloganıyla yola çıkmış ol sakta bu gibi olumsuzluklara rastlamak olasılığının olabileceğini düşünerek (13 yıl öncesinde yazdığım ve “  Köşemde Yazdıklarım ”adlı kitabımın 160.sayfasında yer alan makalemde ,“ Okumayan     Toplumda Yazı Yazmak yada Yazar Olmak” diyerek ,günümüzde bu olumsuzluklarla karşılaşacağımızı az-çok tahmin etmiştim.

      Birlikte okuyalım:  -

      “OKUMAYAN TOPLUMDA YAZI YAZMAK YADA YAZAR OLMAK 79

    Yazı yazmak bir bakıma kolay da, yazar olmak çok büyük bir bilgi birikimini gerektiriyor. Bunun yolu da elbette ki kitap okumaktan yani kitap kurdu olmaktan geçiyor.

Buna rağmen yerel gazetelerimizdeki köşe yazılarına, muhabirlerin geçtiği haberlere ve diğer gelişmelere baktığımızda düne göre yani yıllar öncesine göre önemli mesafe kat ettiğimizi memnuniyetle müşahede ediyoruz.

Günlük, haftalık, aylık çıkan gazetelerimiz sayıları az da olsa dergilerimiz acaba yeter sayıdaki okuyucularla buluşuyor mu? Pekte emin olmamakla beraber evet demekten başka çare yok.

     Meraklıları tarafından okunduğu kesin.Geçenlerde gazete sahibi bir dostumuzla sohbet sırasında okumayan toplum konusunu tartıştık. Ulaştığımız sonuç son derece üzücü. Sitemkâr söyleşimizi özetlemek gerekirse; olumlu ya da olumsuz şeyler yazmış olsanız da muhatabı olan kişilerin haklarında ki çıkan yazıları okumadıkları ve gazetedeki resimlerine bakmadıklarını yaptığımız mini testler sonucu saptayabiliyoruz.Neden okumuyoruz? Sorusuna verilen yanıtlar bildik şeyler. Kitaplar pahalı, bulamıyoruz. Zamanım olmuyor. Okuyup ta ne olacak, eften-püften türünden söylemler.

        İşte size çarpıcı bir örnek daha: Geçen hafta sonu bir hışımla gelip geçen ve hiç bir yatırım için söz vermeyen Sayın Milli Eğitim Bakanının huzurunda cereyan eden önemli bir tespit.(9 -4) Kasım 2009

     Kütüphaneden sorumlu daire başkanının ifadesine göre il genelinde yapılan inceleme sonunda bunca okul içerisinde sadece iki okulda amacına uygun kütüphane varmış, diğer okullar ise sadece kütüphane yazılı levhalarını asmakla yetinmiş. Niçin kitap yok sorusuna, efendim kitapları koyacak raf bulamıyoruz, cevabı alınmış. Buyurun ayırın pirincin taşını. Bu şartlar altında yazdığımız yazıların okunmadığını düşünerek arada bir ıskalayıp yazı yazmadığımız işte bu sebeptendir.

       Bugün niçin yazdın diye soracak olursanız anlatayım: Yerel gazetelerimizde yazılarını zevkle okuduğum Aydın Yalçın kardeşimizin "Gümüşhane'de Yazar Olmak" başlıklı yazısının son bölümünde dile getirdiği çarpıcı bir ifadeden esinlenerek devam kararı aldım. Ne diyor? Sayın Yalçın... "Yazmak düşünmektir, ben okurumu arayan bir yazar değil okurun beni araması için yazıyorum." Son derece haklı bulduğum bu görüşün üzerimdeki motivasyonu nedeniyledir ki bizler yazmalıyız, sizler yazmalısınız, okuyan okur, okumayanlarda okuyanlardan öğrenir. Öğrensin de, yetmiş milyon nüfusun kırk milyonu cep telefonu kullanıyor (bu oran Büyük Britanya'da 70 milyona 4 milyon) ve kırk milyon nüfus her hafta yirmi TL telefon kartına harcıyor. Pekâlâ bir kitapta alabilir diye düşünmekteyim. Okumadığımızın sebebi maddi imkânsızlık ya da zaman meselesi değildir. Toplumumuz; aktarma-edebiyata ve bilgiye bilgiye öncelik tanımaktadır. Televizyonu benimsememiz ve ona mahkûm olmamızın altında yatan gerçekte budur. Ve diğer sebeplere gelince galiba "beşikten mezara kadar, Ilim öğretisinin sahibi olmamışız", ya da "bana bir harf öğretenin kölesi olurum” diyen Allah'ın Aslanı Hazreti Ali'nin bu veciz sözünden bihaberiz. En önemlisi "İKRA" oku İlahi emrinin asırlardan beri gereğini yerine getirmemişiz...

      Sonuç olarak:

      Yeni bir uygarlık yaratmak istiyorsak, yani üçüncü dalga (Bilgi Toplumu) politikasını gerçekleştirmeyi düşlüyorsak okumak veya okumamak arasında tercih yapmamız gerekiyor. Unutmayalım:

    OKUMAYAN TOPLUM ÇÖKER.” Diyerek o günkü duygularımı aktarmıştım.

   Durum bu.  Kitap okumada 196 ülke arasında son sıralarda yer almış olmamız eminim ki benim kadara siz değerli okurlarımın da içini acıtmaktadır.

     Çocuklarımıza “hadi okuyun “diyerek televizyon başına geçme, yerine TV. yi kapatıp,” hadi çocuğum bakın bende gazetemi okuyorum, sizde tavsiye edilen kitaplarınızı okuyun “diyerek okumayı özendirmek atılan ilk adım olur. Ve gerisi mutlaka gelir.  Biz kuşaktakiler hatırlayacaklar. İlk okul kitaplarında yer alan:

, “Dedem bana dedi ki, oku yaz da adam ol.

Bende okudum yazdım adam oldum”.

     Okumayı özendirmek işte böyle bir şey..

     Bu gerçekleri göre göre, bile bile  hala okumamakta ısrar ediyorsanız ya biz kitap yazarlar yada sizler  ters yola girmiş demektir.

   Bile bile bir engele çarpmak kaderimiz olmamalıdır.

    Sıloganımızı tekrar edecek olursak:

 “Kitap okumak, sığınılacak engüvenli  Limandır.”

Yorumlar (0)
2
az bulutlu
Namaz Vakti 19 Mart 2024
İmsak 04:56
Güneş 06:20
Öğle 12:35
İkindi 15:58
Akşam 18:40
Yatsı 19:59