banner333

banner309

31.05.2022, 08:40

Fahiş zamlardan sonra vazgeçilen şeyler

Fahiş zamlardan sonra vazgeçilen şeyler

İçinde bulunduğumuz ağır ekonomik şartlar “Önce büyük sonra da küçük hayallerimizden vazgeçtik.” dedirtiyor insana.

Nasıl dedirtmesin ki!

Akaryakıta gelen günlük zamların, motorin ve benzinin litre fiyatını 25 TL’nin üzerine çıkardığı bir ortamda...

Sadece benzin ve motorin mi? Elbette değil. Nakliyeye esas tüm ürünlerin etiket fiyatları her hafta değişiyor.

Bir başka ifadeyle gün gün, hafta hafta fakirleşiyoruz.

Ötesi yok!

Gelinen noktada fahiş zamlar karşısında alım gücü düşen vatandaşlar birçok alışkanlıklarını terk ederken yaşam standartlarını da değiştirmek zorunda kaldı/kalıyor.

Birkaç örnek vermek gerekirse.

Dışarıdan yemek siparişleri bitme noktasına geldi.

Apartmanınıza yemek getiren kuryeleri görebiliyor musunuz?

Altı ay önce 60 TL olan yemek faturası yaklaşık üç kat artarak 180 TL’ye çıktı. Nasıl sipariş verelim dediğinizi duyar gibiyim!

Ya kıyafet/ayakkabı alışverişine ne demeli…

Sadece zaruri ihtiyaçlar alınabiliyor.

Oğlunuza, kızınıza en basitinden bir çift spor ayakkabısı alayım desen fiyatı Bin liradan aşağı değil.

Önceden beğendiğimiz bir kıyafeti rahat alabiliyorduk. Ya şimdi?

Vazgeçtik.

Yaz geldiğinde ailece tatil planları yapılırdı hanelerde.

Şimdi tatil lüks oldu.

Elektronik ve beyaz eşyalar bozulmasın diye dua edilmeye başlandı.

Fahiş zamlar toplumsal yapımızı, dayanışma kültürümüzüde entübe etti.

Toplu yemekler de bitme noktasına geldi!

Birkaç arkadaşla girin bir restoranta farkı fark edin.

Ya hediyeleşmek…

En basitinden bir yakınınızın doğum gününü kutlamak için hediye alın bakalım ne kadar para ödeyeceksiniz!

Ya da bir yakın arkadaşının düğüne gidip çeyrek altın takmak.

Çeyreği geçtik gram altın almak çok zor bu devirde.

Emekli bir dede ya da nine torunu evleniyor bir bilezik takması inanın hayal oldu!

4253 TL asgari ücret alan bir babanın,

Araba alması, ev alması hayal oldu.

Daha ötesi yok bunun.

Eğer aracınız var ise bir depo benzin 1500 TL’ye doluyor.

Nasıl bineceksin bu şartlarda!

Akıl alır gibi değil bu pahalıkta yaşamak!

Peki böyle yaşamayı hak ediyor muyuz? Diye temel bir soru geliyor aklımıza!

Hayır dediğinizi duyar gibiyim.

Sorun küresel diyen okuyucularımız haklı olabilirler.

Ancak devlet vatandaşın asgari geçim şartlarını sağlamak, tedbir almak  zorunda.

Bunca yer altı ve yer üstü kaynaklarımız olmasına rağmen hatta zengin maden yataklarımıza rağmen adeta “hazine üzerinde dilenci” gibi yaşıyoruz.

Siyaset ve hamaset yapmadığımı yazılarımızı takip eden okuyucular bilirler.

Köşe yazarlığı sorumluluğunda toplumun yaşadığı sorunları objektif dile getirmek görevimiz.

Birkaç gün önce akşam vakti İkieyül caddesinde eve dönerken orta yaşlı bir annenin marketin önündeki çöp kutusunu karıştırıp içinde bulduğu bazı yiyecekleri yanındaki poşete koyduğunu görünce yüreğim sızladı!

Böyle yaşamak bu milletin kaderi olmamalı!

Şimdi biraz düşünün!

Elin gavuru bir emekli maaşıyla gelip benim ülkemin en güzel köşesinde istediği tatilini yapacak,istediği gibi eğlenecek,istediği alış verişi yapıp ülkesine dönüp gidecek, bizim emekliler ise geçtik Antalya’da tatil yapmayı köyüne,memleketine gitmek için elli türlü hesap yapıyor.

Bu kabul edilebilir bir durum değil.

***

Ekonomik şartlar vatandaşı öyle bir hale getirdi ki insanlar hayal kuramıyor artık.

Türk gencinin en büyük hayali bir an önce yolunu bulup yurt dışına  kaçmak!

Ortaokul ikinci sınıfa giden oğlum Haktan Hasan geçen gün bir sohbet anında ne derse beğenirsiniz. “ Baba ben Üniversite’de yurt dışına gideceğim. “

-Neden oğlum böyle düşünüyorsun? “Bizimde güzel üniversitelerimiz var. Bak bunlardan bir tanesinde abin okuyor. Sende orada okursun” Diye karşılık verdim?

Cevabımı beğenmemiş olacak ki;

“Yok baba. Bizim paramız dolar karşısında değersiz. Arkadaşlarımın çoğu benim gibi düşünüyor. Gitmek istiyoruz. Size hiç yük olmayacağım.” Diye cümleler döküldü dudaklarından.

İlk kez böyle bir sohbete şahit oluyordum oğlumla. Şaşkınlığımı o da fark etti.

Bak baba : “Work and travel diye bir sistem var”

Anlamını bilmediğim bu cümle karşısında tuhaf tuhaf yüzüne bakarak  “O da ne oğlum?” Diye sorunca!

Cevabı hazırdı: “Üniversite öğrencilerinin yaz tatilleri boyunca Amerika’da çalışıp İngilizcelerini geliştirmeleri ve çalışıp para kazandıkları program baba diye ekledi.

Durdum düşündüm bir süre. Henüz 13 yaşında bir gencin hayaline bakarmısınız!

En güzel çağlarında para hesabı yapıyorlar.

Gençlerin en büyük hayali ileride bu ülkeden gitmek.

Sözün bittiği nokta.

Ben yüz kere, bin kere vatan millet sakarya nutukları atayım oğluma ama bu çarpık düzende kar etmiyor.

Gelecekte ne olur inanın bende oğlumda bilmiyoruz.

Yaşayıp göreceğiz.

***

Bu satırları yazarken usta şair Cahit Sıtkı Tarancı’nın şu dizeleri duygu dünyama tercüman oldu.

Memleket isterim

Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;

Kış günü herkesin evi barkı olsun.

Memleket isterim

Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;

Olursa bir şikâyet ölümden olsun.

Çok mu şey istiyoruz? Kesinlikle hayır!

Ceplerindeki dövizle gelip adeta cennette yaşıyor gibi sefa süren turistler gibi memleketimizin gerçek sahiplerinin de onlar gibi yaşaması bu coğrafyada.

Eğer bunu yapamıyorsak yazıklar olsun bize!

Yorumlar (0)
2
az bulutlu
Namaz Vakti 20 Nisan 2024
İmsak 03:56
Güneş 05:29
Öğle 12:26
İkindi 16:11
Akşam 19:13
Yatsı 20:39