Diplomasinin Altın Anahtarı: Türkiye

Dünyanın nabzı Ankara’da atıyor.
Son günlerde Ankara, adeta dünya diplomasisinin kavşak noktası hâline geldi. Suriye’den
İran’a, İsrail’den Rusya ve Ukrayna’ya, hatta küresel dengelerin ana aktörlerinden ABD’ye
kadar pek çok kritik başkentten gelen diplomatik heyetler, Türkiye’nin diplomasi masasında
buluştular.
Savaşa Giden Yolları Kapatan Diplomasi
Bu buluşmalar, sadece rutin nezaket ziyaretleri değildi; küresel ölçekte savaş ihtimalini
dahi tetikleyebilecek krizlerin çözüm arayışında, Türkiye’nin masaya koyduğu “etkin
arabuluculuk” modelinin somut yansımasıydı.
Suriye meselesinde yıllardır süren insani dramın gölgesinde, İran’ın bölgesel dengelere
yönelik hassasiyetleri, İsrail ile ilişkilerin yeniden formatlanması, Rusya-Ukrayna savaşının
yakıcı sonuçları ve ABD’nin küresel güç projeksiyonları, tek bir ortak noktada buluştu:
“Türkiye olmadan çözüm zor” gerçeği.
Tarafsızlığın Yeni Modeli
Ankara’nın diplomasi sahasında ortaya koyduğu “aktif tarafsızlık”, klasik diplomasi
anlayışından farklı bir yaklaşımı simgeliyor. Taraf olmak yerine çözümün anahtarı olmayı
tercih eden bir Türkiye var artık. Gerginlikleri yumuşatan, temas kanallarını açık tutan ve en
önemlisi savaşa giden yolları kapatan bu vizyon, sadece bölge ülkeleri için değil, dünya barışı
için de önemli bir örnek teşkil ediyor.
İsim, Tek Vizyon
Bu noktada bir hakkı teslim etmek gerekiyor: Dışişleri Bakanlığı koltuğunda görev yapmış
Mevlüt Çavuşoğlu’nun uzun yıllar boyunca kurduğu temas ağları ve bugün bu süreci aynı
özveriyle sürdüren Hakan Fidan’ın kararlı ve stratejik diplomasi anlayışı, Türkiye’nin
bölgesel ve küresel düzeydeki ağırlığını pekiştirmiştir. Bu isimlerin ve diplomatlarımızın
perde arkasındaki yoğun emeği, Ankara’yı yalnızca coğrafi bir köprü değil, barışın anahtarı
olan bir diplomasi merkezi hâline getirmiştir.
Tarihe Altın Harflerle
Bugün net bir şekilde görüyoruz ki:
Türkiye, savaşa giden yolları kapatıp diyaloğun yollarını açarak, tarihe altın harflerle
yazılacak bir süreci yönetmektedir. Bundan da Millet olarak gurur duyuyoruz.