Anjiyo Üzerine Bir Ufuk Turu
Anjiyo, bir görüntüleme yöntemidir. Tedavi şekli değildir. Değildir ama tedaviye giden yoldaki en önemli basamak konumundadır.
Gümüşhane Devlet Hastanesi'nde Bir Anjiyo Servisinin Açılması için 5 sene önce verdiğimiz uğraşın sonucu bu önemli hizmete kavuşmanın heyecanını ve memnuniyetini hemşerilerimle paylaşmak ve yılda en az 1000 hastanın yakınları ile başta Trabzon olmak üzere çevre ve diğer illere ulaşırken çektiği sıkıntıların boyutunu gözler önüne sermek için bir örnekle huzurunuza çıkmak istedim.
Yıl 1997, Haziran ayı başı. Milli Eğitim Bakanlığı TTK üyesi ve kitap yazma komisyonu üyesi olarak aktif görevdeyim. Sıla ziyareti için memleketim Gümüşhane'deyim. Kendime geldiğimde Gümüşhane Devlet Hastanesi Acil servisinde olduğumu anladım. Milli Eğitim Müdürü ve can dostum Hulusi Beşiroğlu'nu karşımda görünce bir şeyler olduğunu anladım. Dâhiliye doktoru Güven Sertçelik monitörden kalp grafiğini takip ederken, “Direkten Döndi” sözcükleri ağzından dökülünce durumu anlamada gecikmedim. İşte o an kuvvetli bir terleme oldu. Rahmetli ağabeyimi kapı aralığından gördüm. Ellerini birbirine vurup “Gördün mü başımıza gelenleri” demesi her şeyi özetledi. O an aklımdan ölüm geçmedi diyemem ama kendi kendime “Yusuf sen çok daha yaşayacağım diyordun, hele bir silkin” dedim ve etraftakiler cesaret vermeye çalıştı. Tedbir alındı. Ambulansla Trabzon Numune Hastanesine sevkim sağlandı.
Burası önemli:
Numune Hastanesi'nin son katı Yoğun Bakım Servisi. Kardiyolog doktor yok. M. Sönmez adlı bir iç hastalıkları uzmanı tedavimizle ilgilendi. Serviste ben gibi 10'a yakın hasta var. Efsane Vali Erzincan Valisi Recep Yazıcıoğlu'nun annesi de orada. Arada bir “Uşuğuma teyun kelmesun pen iyuyu da!” deyip duruyordu. Aman kıpırdamayın, öksürmeyin, ıkınmayın gibi telkinlerle damardan kan sulandırıcı serumla bir hafta tedavi görerek, tedavi derken kısmi önlem alnarak kesin tanı için ileri bir tıp merkezinde anjiyo gerekirse ameliyat olacaksın dediler.
Yani 1997'de Trabzon'da anjiyo servisi yok. Vakit kaybetmeden önce Erzurum Tıp Fakültesi'nde nefes aldık. Kardiyolog Prof. Dr. N. Alp, şimdiki ekipmana göre ilkel sayılabilecek kasetli bir makine ile yaptığı anjiyo sonrası “Ameliyat olacaksın” kararını yüzümüze karşı okudu ve tebliğ etti.
Tabii dizlerimin bağı çözüldü.
Çare ararken Milli Eğitim Müdürü arkadaşlarımdan Brüksel'de Kültür Ateşesi Yardımcısı görevli Rıza Çalışkan'la mektuplaştım. Bana “Yusuf kardeş buraya gel, buradaki tüm masrafların bana ait. Sağ selim seni Türkiye'ye gönderirim” sözü hayata güvenle bakmamın teminatı oldu. Günler böyle geçerken TEMPO dergisinin Ağustos ayı sayısını karıştırırken orta sayfada ilginç bir fotoğraf ve de haberle irkildim. Haber şöyle geçiyordu:
“İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü'nde Prof. Dr. S. Öztürk “Excimer lazer” yöntemiyle By-Pass ameliyatına son veriyor.” Resim ise kateter laboratuvarı. Profesör Hoca iş başında. Spotlar, kameralar, masada hasta.
Dikkatlice okudum. O anki mutluluğumu tarif edemem. Haberi okudum, bir daha okudum. İstanbul'daki yakın akrabalarım aracılığı ile diyalog kurdum. Ve Ağrı İl Milli Eğitim Müdürü iken 17 Kasım 1997'de anjiyo için masaya yattım. Verilen teminat
Profesör, “Hocam” diye söze başladı. “Allah’ın izniyle en kolayını ve en mükemmelini yapacağım, merak etme” dedi.
Damarlar problemliydi. 1 saat 15 dakika sonra servise alındım. Bir gün sonra da taburcu oldum. İki damarıma 3 stent koyarak müdahale etti. Toplam maliyet o zamanki rakamla 150 milyon ücret ödedik, stentler devletten. Ameliyat olmaktan kurtuldum. O gün bugün stenlerle idare ediyorum. Neden Anjiyo'yu tercih ettim derseniz? “Gittiği kadar gider, tükendiği yerde ameliyat olurum” dedim. Böylece biraz daha felekten gün çalmış olduk. Hocayla halen görüşürüz. Birçok hastamızı tedavi etti, hiçbiri masada kalmadı.
Özetleyecek olursak:
Anlattığım birebir yaşadığım bir süreç. İşlem basamaklarını ve işlemleri alt alta sıralayacak olursanız herkes bu imkânları bulabilir mi? Sorusunu cevaplamada galiba güçlük çekersiniz diye düşünmekteyim.
Diğer yandan Hasta yakını ana-baba, çocuklar, eş, dost, sizi merak etmez mi? Eder. Bana ve size göre bu teferruatlardan kurtulmak en büyük kazanç değil mi? Tüm bu imkânlara evinizin yanında kavuşuyorsunuz. Konu komşuyu meraktan kurtarıyorsunuz. Daha ne olsun.
Gümüşhane Devlet Hastanesi'ne Anjiyo servisi yakışırdı. Bu oldu. Emeği geçenlere şükran borcumuz vardır. Bu hayırlı hizmeti haber yaparak kamuoyu ile paylaşan Hasan Pir Kardeşimiz de Teşekkür'ü hak ediyor. Bir teşekkür de 5 yıl önce Kardiyoloji uzmanı olarak GDH görevli, şimdilerde Bolu Tıp Fakültesi'nde Doç. sınavlarına hazırlanan Dr. Ömer Faruk Gümüş'e hak ediyor.
Çünkü onunla verdiğimiz uğraştı “Kalp Krizinden Ölmek İstemiyoruz” başlıklı yazımla 10 Nisan 2018 tarihli Demokrat Gümüşhane Gazetesinde okurlarla paylaşmıştım. Başbakanlardan Sayın Binali Yıldırım ve Ahmet Davutoğlu'na da aktarmıştım. (“Kalp Krizinden Ölmek İstemiyoruz” – “Yusuf Sadık” GOOGLE den takip edebilirsiniz)
Hasılı hayırlı olsun, ben çok memnun oldum. Tüm hastalarımıza şifalar, doktorlarımıza da başarılar dilerim. 15.03.2024
Yusuf SADIK
Eğitimci Yazar- Gazeteci Eleştirmen . DGG
İmsak | 04:57 | ||
Güneş | 06:21 | ||
Öğle | 12:14 | ||
İkindi | 15:24 | ||
Akşam | 17:57 | ||
Yatsı | 19:16 |
üşde bizim doktorumuzdur. hayırlı teşekkürümüzü onun içinde yollarız.