banner333

banner309

19.09.2011, 21:37

İNANDIĞINA İNANMAK...

İnanmak, teşekkür etmektir, minnet duymaktır. İnanmak hissetmektir. İnanmak insanların zihinlerindeki kavramları baştan tanımlamaktır. İnsan zihni boş duramaz, düşünmek aralıksız bir faaliyettir. İnanmak bir anlamda bir olguyu ve süreci takip etmektir. Arif  Nihat Asya’nın dediği gibi: ‘İnanmak, inanmak, inanmak. Ninnilerle uyuyup, türkülerle uyanmaktır.’    
Kendine inanma ve azmin insanı ülküsüne nasıl ulaştırdığını “Sağır Kurbağa Hikâyesi’nde” görmekteyiz. Kurbağalar zamanın birinde yarışma düzenlemiş. Hedef; çok yüksek bir kulenin tepesine çıkmakmış. Bir sürü kurbağa da arkadaşlarını seyretmek için toplanmış ve yarış başlamış. Gerçekte seyirciler arasında hiç biri yarışmacıların kulenin tepesine çıkabileceğine inanmıyormuş. Sadece şu sesler duyulabiliyormuş: ''Zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar!''
Yarışmaya başlayan kurbağalar kulenin tepesine ulaşamayınca teker teker yarışı bırakmaya başlamışlar. İçlerinden sadece bir tanesi inatla ve yılmadan kuleye tırmanmaya çalışıyormuş. Seyirciler bağırmaya devam ediyorlarmış:''Zavallılar! Hiç bir zaman başaramayacaklar!''
Sonunda bir tanesi hariç, hepsinin ümidi kırılmış ve bırakmışlar. Ama kalan son kurbağa büyük bir gayret ile mücadele ederek kulenin tepesine çıkmayı başarmış. Diğerleri hayret içerisinde bu işi nasıl başardığını öğrenmek istemişler. Bir kurbağa ona yaklaşmış ve sormuş;''Bu işi nasıl başardın?'' diye. O anda farkına varmışlar ki; Kuleye çıkan kurbağa sağırmış!
Gerçekten insanın kendisine inanması, istediğine, başaracağına, kazanacağına inanması, negatif düşünceleri bir kenara bırakarak yoluna devam etmesiyle gerçekleşir.
Eğer insanları, düşündüklerine inandırırsanız, sizi severler. Gerçekten düşündürürseniz ise, sizden nefret ederler. İnanarak, isteyerek, kendine güvenerek yaparsan bir şeyi, aşamayacağın engel yoktur. Çünkü inanmak başarmanın yarısıdır. Bilmek demek diye bir şey yoktur aslında sadece inanmak vardır. Başarmak için insanın önce inanması ve faaliyete geçmesi gerekir.
Bir kızıl dereli genci bulmuş olduğu kartal yumurtasını tavukların yuvasına koyar ve görelim neler olur. Kartal yavrusu yumurtadan çıkar, civcivlere katılır. Tabii muhteşem renkleri, iri ve güçlü kanatları ile diğerlerinden farklıdır, ama diğer tavuklardan biri olduğuna inanarak büyür. Pislikleri eşeler, tohumları gagalar, gıdaklar, birkaç santim zıplayıp yeni bir şey gagalamak için kanatlarını döver. Çünkü tavuklar böyle yapıyordur.
Bir gün gökyüzüne bakar ve inanılmaz bir yetenekle yelken uçuşu yapan muhteşem bir kuş görür:
‘Ne güzel bir kuş! Nedir bu?’ diye sorar.
‘O bir kartal’ diye cevap verir tavuklardan biri. Bütün kuşların reisi;’Aman aklına getirmeye bile kalkma, asla onun gibi uçamazsın’ der.
Sonunda kartal bir kır tavuğu olduğunu düşünerek hayatını geçirir ve ölür. Bir kartal gibi doğup, bir tavuk gibi yaşayan ve kartallara özenip sonunda bir tavuk gibi ölen binlerce kartal vardır. Farkına varmadan başkalarını aldatmak ne kadar güçse, farkına varmadan kendini aldatmak da o kadar kolaydır. İnsanın inanarak kendisi olarak, özentisiz, başkalarının tesirinde kalmadan, güçlü bir yaşam sürmesi gerekir.
Kartal olarak doğmak yetmiyor. Kartal olarak ta büyümekte gerekir. Sizin gerçek anlamda ne olduğunuza başkaları değil, siz kendiniz karar verin. ‘İster Kartal olun, semalarda süzülün, ister Tavuk olun, seralarda sürünün!... Açılmamış kanatların büyüklüğü bilinmez.
İnancın insanoğlu üzerinde etkileri fazladır. Büyük başarılara ulaşanların, başarısız olanlardan farkı inançlarıdır. İnançlarımız ne olacağımızı da belirler. Başarılı insanlar ne istediklerini bilir ve onu elde edebileceklerine inanırlar. Hırs ve inanç mükemmele ulaşmamıza yardımcı olacak enerjiyi sağlar. Yaptığınız işe inanmıyorsanız zihninizde ve fizyolojinizde yabani otlar kendiliğinden büyüyecektir.
İnanan sporcuyu zorluklar asla yıldıramaz; çünkü o imkânsıza bayılır. İnanan sporcu rakiplerinin gözlerinin içlerine bakarak bir tane şampiyon olacaksa bu benden başkası olamaz demesi, yapacağı işi bütün dünyaya haykırması gerekir. İnanan sporcu geleceği hiç düşünmez, ne de olsa gelecektir. İnanmak oyunu kurallarına göre oynayıp zafere ulaşmaktır.  İnandıklarımız gibi yaşayamazsak, yaşadıklarımıza inanmaya başlarız. İnanmak bir ihtiyaçtır hem de ihtiyaçların en hasıdır.
İnanmak iyi bir kahvaltı etmektir. İyi bir kahvaltı iyileri canlandırır, kötüleri ise uyuşturur. Başaramayacağınıza inanırsanız kendi kendinize başarısızlığı garantilemiş olursunuz. Başarısızlıktan korkan insanlar kafalarında hep nelerin ters gideceğini düşünürler. Bu da ulaşmak istedikleri sonuca doğru adım atmalarına engel olan tek nedendir. İnancınız yüksekse, hemen hemen başarıya ulaşmışsınız demektir. Gerçekten başarılı olabileceğinizi bilseydiniz ne yapardınız bir düşünün.Kendinize inanın, inandığınıza inanın.”
İnanmak, teşekkür etmektir, minnet duymaktır. İnanmak hissetmektir. İnanmak insanların zihinlerindeki kavramları baştan tanımlamaktır. İnsan zihni boş duramaz, düşünmek aralıksız bir faaliyettir. İnanmak bir anlamda bir olguyu ve süreci takip etmektir. Arif  Nihat Asya’nın dediği gibi: ‘İnanmak, inanmak, inanmak. Ninnilerle uyuyup, türkülerle uyanmaktır.’    
Kendine inanma ve azmin insanı ülküsüne nasıl ulaştırdığını “Sağır Kurbağa Hikâyesi’nde” görmekteyiz. Kurbağalar zamanın birinde yarışma düzenlemiş. Hedef; çok yüksek bir kulenin tepesine çıkmakmış. Bir sürü kurbağa da arkadaşlarını seyretmek için toplanmış ve yarış başlamış. Gerçekte seyirciler arasında hiç biri yarışmacıların kulenin tepesine çıkabileceğine inanmıyormuş. Sadece şu sesler duyulabiliyormuş: ''Zavallılar! Hiçbir zaman başaramayacaklar!''
Yarışmaya başlayan kurbağalar kulenin tepesine ulaşamayınca teker teker yarışı bırakmaya başlamışlar. İçlerinden sadece bir tanesi inatla ve yılmadan kuleye tırmanmaya çalışıyormuş. Seyirciler bağırmaya devam ediyorlarmış:''Zavallılar! Hiç bir zaman başaramayacaklar!''
Sonunda bir tanesi hariç, hepsinin ümidi kırılmış ve bırakmışlar. Ama kalan son kurbağa büyük bir gayret ile mücadele ederek kulenin tepesine çıkmayı başarmış. Diğerleri hayret içerisinde bu işi nasıl başardığını öğrenmek istemişler. Bir kurbağa ona yaklaşmış ve sormuş;''Bu işi nasıl başardın?'' diye. O anda farkına varmışlar ki; Kuleye çıkan kurbağa sağırmış! Gerçekten insanın kendisine inanması, istediğine, başaracağına, kazanacağına inanması, negatif düşünceleri bir kenara bırakarak yoluna devam etmesiyle gerçekleşir.
Eğer insanları, düşündüklerine inandırırsanız, sizi severler. Gerçekten düşündürürseniz ise, sizden nefret ederler. İnanarak, isteyerek, kendine güvenerek yaparsan bir şeyi, aşamayacağın engel yoktur. Çünkü inanmak başarmanın yarısıdır. Bilmek demek diye bir şey yoktur aslında sadece inanmak vardır. Başarmak için insanın önce inanması ve faaliyete geçmesi gerekir.
Bir kızıl dereli genci bulmuş olduğu kartal yumurtasını tavukların yuvasına koyar ve görelim neler olur. Kartal yavrusu yumurtadan çıkar, civcivlere katılır. Tabii muhteşem renkleri, iri ve güçlü kanatları ile diğerlerinden farklıdır, ama diğer tavuklardan biri olduğuna inanarak büyür. Pislikleri eşeler, tohumları gagalar, gıdaklar, birkaç santim zıplayıp yeni bir şey gagalamak için kanatlarını döver. Çünkü tavuklar böyle yapıyordur.
Bir gün gökyüzüne bakar ve inanılmaz bir yetenekle yelken uçuşu yapan muhteşem bir kuş görür:
‘Ne güzel bir kuş! Nedir bu?’ diye sorar.
‘O bir kartal’ diye cevap verir tavuklardan biri. Bütün kuşların reisi;’Aman aklına getirmeye bile kalkma, asla onun gibi uçamazsın’ der.
Sonunda kartal bir kır tavuğu olduğunu düşünerek hayatını geçirir ve ölür. Bir kartal gibi doğup, bir tavuk gibi yaşayan ve kartallara özenip sonunda bir tavuk gibi ölen binlerce kartal vardır. Farkına varmadan başkalarını aldatmak ne kadar güçse, farkına varmadan kendini aldatmak da o kadar kolaydır. İnsanın inanarak kendisi olarak, özentisiz, başkalarının tesirinde kalmadan, güçlü bir yaşam sürmesi gerekir.
Kartal olarak doğmak yetmiyor. Kartal olarak ta büyümekte gerekir. Sizin gerçek anlamda ne olduğunuza başkaları değil, siz kendiniz karar verin. ‘İster Kartal olun, semalarda süzülün, ister Tavuk olun, seralarda sürünün!... Açılmamış kanatların büyüklüğü bilinmez.
İnancın insanoğlu üzerinde etkileri fazladır. Büyük başarılara ulaşanların, başarısız olanlardan farkı inançlarıdır. İnançlarımız ne olacağımızı da belirler. Başarılı insanlar ne istediklerini bilir ve onu elde edebileceklerine inanırlar. Hırs ve inanç mükemmele ulaşmamıza yardımcı olacak enerjiyi sağlar. Yaptığınız işe inanmıyorsanız zihninizde ve fizyolojinizde yabani otlar kendiliğinden büyüyecektir.
İnanan sporcuyu zorluklar asla yıldıramaz; çünkü o imkânsıza bayılır. İnanan sporcu rakiplerinin gözlerinin içlerine bakarak bir tane şampiyon olacaksa bu benden başkası olamaz demesi, yapacağı işi bütün dünyaya haykırması gerekir. İnanan sporcu geleceği hiç düşünmez, ne de olsa gelecektir. İnanmak oyunu kurallarına göre oynayıp zafere ulaşmaktır.  İnandıklarımız gibi yaşayamazsak, yaşadıklarımıza inanmaya başlarız. İnanmak bir ihtiyaçtır hem de ihtiyaçların en hasıdır.
İnanmak iyi bir kahvaltı etmektir. İyi bir kahvaltı iyileri canlandırır, kötüleri ise uyuşturur. Başaramayacağınıza inanırsanız kendi kendinize başarısızlığı garantilemiş olursunuz. Başarısızlıktan korkan insanlar kafalarında hep nelerin ters gideceğini düşünürler. Bu da ulaşmak istedikleri sonuca doğru adım atmalarına engel olan tek nedendir. İnancınız yüksekse, hemen hemen başarıya ulaşmışsınız demektir. Gerçekten başarılı olabileceğinizi bilseydiniz ne yapardınız bir düşünün.Kendinize inanın, inandığınıza inanın.”
Yorumlar (2)
alp 13 yıl önce
Yayatta, kartal olupta niceleri tavuk gibi yaşadılar kim bilir? Hayatta başarı merdivenlerini çıkmak isteyenler öncelikle kendilerine inanmalıdırlar. Kaleminize sağlık. Güzel ve bir okadar da anlamlı bir yazı olmuş.
timur 13 yıl önce
ianamak başarmak demektir. sizin gibi değerli bir şahsiyeti haber29 da görmekten mutluluk duydum. başarılarınızın devamını dilerim.
2
az bulutlu
Namaz Vakti 29 Nisan 2024
İmsak 03:40
Güneş 05:17
Öğle 12:24
İkindi 16:14
Akşam 19:22
Yatsı 20:52