banner333

banner309

17.08.2013, 18:14

GERÇEKLER ACITIR

Geçen Çarşamba gününden bu yana Mısır’da olan acı olayları hep beraber izlemekteyiz. Askeri darbeyi yapanlar şimdi de masum insanlara mermi yağdırmakta ve dünya bu olayları keyifle izlemekte. Eminim birçoğumuz daha önce olduğu gibi yine dünya devletlerinin iki yüzlüğü üzerine yorumlar yapıyor ve onları ağır bir şekilde eleştiriyordur. Burma’da, Somali’de, Filistin’de, Suriye’de olanlar için bu büyük güçlü şaşalı ülkelerin neden hala devreye girmediğini aklımız almıyor değil mi?
Ancak şunu unuttuğumuzu düşünmekteyim, çıkar grupları (interest gruplar) insanlık tarihinin en eski zamanlarına kadar uzanır. İlk örneği olan Habil ve Kabilin ilişkisiyle başlar. Bu gün bu grupları birey, sivil toplum kuruluşu ve devletler diye değerlendirmek isabetli bir algıla olacaktır.. Hatta devletler reel politik dediğimiz çizginin dışına çıkmazlar ya da çıkmazlar. Bu oyunun kuralına harfiyen uyarlar. Ne yazı ki dünya düzeni içerisinde ilişkiler böyle yürümektedir. Çok acı bir durumdur. Bu nedenden dolayı “gerçekler acıtır”.
            Koloni sistemin en büyük temsilcisi olan İngiltere’nin Ortadoğu’dan çekilmesiyle –İsrail’in kurulmasına ön ayak oldular- bu bölgede o sistemin en büyük temsilcisi şu an ki dünya düzenin jandarması olan ve canı sıkıldıkça operasyonlar yapan ABD bu boşluğu doldurmuştur. . Aynı zamanda İsrail’in en büyük destekçisi ve koruyucusu rolüne soyunmuştur. Zaten I.Dünya Savaşı sonrasında Ortadoğu haritası yeniden şekillenirken o bölgelerde yaşayan kabillere göre has bel kader devletler kâğıt üzerinde kalemle kurulmuştur. Bu devletlerin bir kısmı petrole sahip olduğundan dolayı ABD bu ülkelerde kendisiyle işbirliği yapacak kukla yönetimleri iktidarda tutmuş ve önceliğini elbette ki İsrail’in güvenliğine vermiştir.
            Dünya’da iki kutuplu yapı ortaya çıkınca görünüşte birbirlerine tamamen zıt olduğunu düşündüğümüz SSCB (kominizim) ve ABD (emperyalizm) dünyayı aslında kendi istekleri doğrultusunda paylaşmış oldular. Doğal olarak ta kendi hareket alanlarını oluşturdular. Böyle olunca da bu iki ülke ortada at koşturdu. Bu dönem içerisinde AB ise kendi sorunlarıyla uğraşırken bu iki gücün karşısında denge unsuru olamadı.
            SSCB’nin çöküşüyle birlikte karşısında duracak güç bulamayan ABD artık daha rahat hareket etti. Normal olarak ta kafasında oluşturduğu ve kendine fayda sağlayacak hareket alanlarını iyi nüfus etti. Ortadoğu’ya ve dünyanın gelişmemiş ama kaynakları iyi olan ülkelere bir dizi destekler verirken kendisi için gerekli olanları almış oldu.  Sonuçta hiç kimse babasının hayrına bir iyilik yapmaz. Afganistan’da Ruslara karşı Taliban’a verilen destek ortada. Ancak gelinen noktada bu destek yıllar sonra pahalıya patladı. İran-Irak savaşında Saddam Hüseyin’in ABD’den aldığı destek bir başka acı sonla sonuçlandı. Yani kendi büyütüp geliştirdiği canavara karşı durmak zorunda kaldı.
            Bu gün Ortadoğu’da elbette bazı dengeler üzerine hareketler yapılmaktadır. ABD’nin BOP projesini, İran’ı, Filistin’i, Somali’yi ve hatta Türkiye-Suriye-Mısır olaylarını buna göre değerlendirmek daha gerçekçi bir yaklaşım olacaktır.
            Bu bölgede çatışmalar çok eskilere dayanmaktadır ki bilmeyen yoktur. Şunu unutmamamız gerekmektedir. ABD istemedikten sonra İsrail-Filistin meselesi asla ve katta çözülemez. İran’da büyüyüp gelişen ve Irak-Suriye’yi etkileyen Şii Hareket karşısında Sünni olan Türkiye-Suudi Arabistan rekabetini kenara atamayız. Bunların yanında Kürt hareketini eklediniz mi alın size çok bilinmeyenli bir denklem. Çıkabilirseniz içinden buyurun çıkın. Elbette burada önemli konjektürel bir durum var. Bu da İsrail’in en iyi iki müttefiki olan Mısır ve Türkiye’nin artık bu ülke için iyi bir dost olup olmadığıdır. Bu ülkenin hiç kimseyi dinlemeyerek –buna hamisi ABD dâhil- pervasızca insan haklarını hiçe sayan bir anlayışla Filistinlileri öldürmesi, yeni yerleşim alanları açması ve en önemlisi Mavi Marmara olayı ile Türkiye ile olan ilişkilerinin zedelenmesi –Davos Zirvesin’de yaşananlarda unutulmamalı- bir anda İsrail’i zor durumda bırakmış. Asıl darbeyi Mısır’da İsrail’in en büyük destekçisi olan Mübarek’in devrilmesi ile iktidara gelen Müslüman Kardeşlerin vurmasıdır.
            Geldiğimiz noktada Türkiye’de ve Mısır’da yaşananlar tesadüf olamayacak kadar Reel politik bir durumdur. Bu ülkeler güçlendikçe bu coğrafya’da hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Bu nedenle Mısır’da yaşanan vahşete AB, ABD, Rusya, BM –zaten bu kurum ABD’nin onay makam olmuş- ve hatta Sünni olan Vahabi Arabistan’ın seyirci kalması hatta destek vermesini açıklamak kolay olacaktır. İşin özeti  “çıkarlarmız” örtüşüyor veyahut örtüşmüyor.
Son olarak şunu söylemekte fayda var Müslüman devletlerarasında yaşanan bu aymazlık devam ettiği sürece emperyalistlerin oyunu çok güzel şekilde devam eder. Bu gün Müslümanlara en büyük zararı verenler yine Müslümanlar değil mi? Taliban, Hizbullah, Al Kaide gibi örgütler kime hizmet ediyor? Bu gün anladığımız tarzda cihat kavramı artık bilimde, fende, ekonomik üstünlükte ortaya çıkmaktadır. İbni Sinalar, Ali Kuşçular, Akşemseddinler, Ömer Hayyamlar, Farabiler çıkaramazsa Müslümanlar o zaman vay halimize diye kara kara düşünmeyelim.
Gerçekler gerçekten çok acı verir.
Selametle…
            
Yorumlar (0)
2
az bulutlu
Namaz Vakti 16 Mayıs 2024
İmsak 03:12
Güneş 04:58
Öğle 12:23
İkindi 16:18
Akşam 19:39
Yatsı 21:17