banner333

banner309

27.08.2013, 13:10

GENEL AHVALE BAKIŞ

 Ülke ahvalinde değişiklik yok. Belli bir zümre hariç herkes sürünürken dik durduğunu sanıyor ve bakın dimdik duruyorum oyununa devam edebilmek ne garip değil mi? Bahçelere, bostanlara ve tarlalara dikilen korkuluklar gibi. Kargaları korkuttuğu sanılan kargalara korkuluk, her şeye duyarsız. Belki rüzgâr birlikte hafiften sallanınca ürken birkaç karga. Ancak rüzgâr sert olunca devrilme durumları. Devrilmezse kazığı da sağlam mış.

Kazığı sağlam korkuluklara nazire yaparcasına görülen o ki, ülkede fırtınada kopsa kimsenin umurunda değil. Olacağını da sanmıyorum. “Beni sokmayan yılan bin yıl yaşasın” hesabı. Bu kafa yapısıyla bu zihniyetle durumlar böyle gözüküyor. Aslında karamsarlıkta yapıma pek uygun olan bir durum değildir. Lakin gelişen olaylara bakınca da böyle bir vehme kapıldım işte.

İktidar korkuluk sallanıyor gibi. Ancak muhalefet ondan daha çok sallanıyor. Gerçekten bostan korkuluğunu geçtik bir yaprağın sonbaharı yaşadığı zamanlarda ki gibi rengi sararmış ve sallanan iktidarı çok değil şöyle biraz sertçe sallayan birileri çıksa veya muhalefet sallanırken birbirlerine çarpmak yerine teğet geçtikleri iktidara bir çarpabilseler vallahi korkuluk gibi iki seksen uzanacak veya rengi sararmış kuru yaprak gibi savrulacak. Zaten kazığı da sağlam olmadığı gibi tutunduğu daldan ha koptu ha kopacak. Yaprak kopmasa kurumuş dal kırılacak. Çünkü tutunduğu ağacı kurutmuşlar zemin çürütmüşler dolayısıyla yerinde duramayıp ha bire sallanıyor.

Amma nerde…… “O” muhalefet?

Şimdilik Mısır, Mısri, Filistin ve İsrail var gündemde.

Ve son bombayı patlattı başbakan;

         “Mısır’daki darbenin arkasında İsrail var”

Peki, Sayın Başbakanım sizin EŞ BAŞKANI olduğunuz BOP projesinin arkasında kim veya kimler var? İsrail’e hamilik yapan kim? Çorum 23. dönem AKP milletvekili Sayın Ahmet Aydoğmuş Bey’e bir sorsak mı?

Sınır komşumuz Irak için tısss. Irak karışık hani, sonra orada katliam olmadı ki diktatör Saddam öldürüldü özgürlük getirildiği için sesimizi çıkaramadık. Ama Suriye öyle mi? Orada zulüm var onun içinde iç işlerine karışmak gerekti iktidar olarak öyle yapıldı ama ne yazık ki bunu da her yerde olduğu gibi elimize yüzümüze bulaştırdık. Ve hala muamma.

Vay be ne İsra(el)miş. Her yerde parmağı var. Kaç kollu ki acaba?

Tamda sırasıydı ya. Şimdi sınırları aştık ta Mısır’a ulaştık ve durumdan peşimize bakmadan kendi kendimize vazife çıkarmak peşindeyiz. İktidarın asıl peşinde olduğuysa yerel seçimlerin ülke gündeminden düşmesi ve rahat bir seçim daha geçirmesidir. Nasreddin Hoca hesabı “ya tutarsa.”

                Ve ülkemizin genel ahvali de belli. Bellide ses beklediğimiz yerlerden ne tık var ne gık. İnsanlarımızdaki heyecana bakıyorum seviniyor mutlu oluyorum. Üzerimdeki karabulutlar tam dağılacak diyorken ses beklediğim yerlere bakıyorum, üzülüyorum diyemeyeceğim çünkü kahroluyorum.

Yine “aynı tas aynı hamam” alçak sürünmelere devam.

Ve yine bildik manzaralar. Gel de kahrolma…

Her dönem yaşanan bilindik sıkıntılar ve lakin bitmiyor. Biteceğe de benzemiyor. Şimdiye kadar bu konuda herhangi bir bilimsel çalışmanın olduğunu duymadım ve görmedim.

Gözlerin bağlanıp körebe oyunu oynanıyor sanki(m). Göz bağının azıcık açılmasında, ne görülürse onu yakalamak gibi. Tabi gözümüzü ışık almazda yakalanabilirse. Gözlerimiz açıldığında da günün parlak ışığında kamaşır ve bir süre etrafı flû görürüz ya işte hep o andayız. Olayları bir türlü netleştiremiyoruz. Zaten bi net görebilsek inanın her şeyi çözeceğiz. Çözecek gücümüzde var evvel Allah. Fakat bir türlü gözümüzü açamıyoruz. Gecede sanki gözlerimize far tutuyorlar. Ne hikmetse?

Birileri aday olacak ve parti arıyor.

Diyoruz ki, bu arkadaş için parti önemli değil. Tek önemli olan kendisi. Hangi partiden aday olursa olsun kazandıktan sonra kesinlikle iktidar partisine geçecek.

Buna mukabil bizim il başkanı konumundaki zatı muhterem efendi ne diyor?

         Benim partimden kazansın ertesi günü nereye isterse geçsin.

Bir diğer taraftan birine değer veriyor baş tacı yapıyoruz yetmiyor başkan yapıyoruz ama gel gör ki vatandaş, kazanınca kendini yüzüklerin efendisi olduğunu sanıyor. O da yetmiyor, kendisi artık yüzüklerin efendisi ya… ben kral’ım.

Bizse insanımıza sahip çıkalım onların dertleriyle hem hal olalım derken;

         Adam mı var?

Lafı “Yusufiye” yaptığımız yerlerin soğuk duvarlarından daha beter çarpıyor yüzümüze.

Aslında çok doğru ve çok haklı. Kendisi adam olmayınca. Söylenecek bir söz yok. Ancak “her lafa bir cevabımız vardır, lakin lafa değil söyleyene bakarız adam mı diye” şeklinde kurulan cümle gereği vatandaşın kendisi “adamlık” anlamında sınıfta kalmış olmasının ötesinde tüm insanlarımızı dışlamış biri olmasına karşın hala bir yerlerce tutuluyorsa demek ki bu işte bir sakatlık var. Ee mesele bakmakla ilgili. Meseleye de böyle bir mantıkla bakınca öyle görülüyor demek ki. Bu mantıkla da ancak bu kadar oluyor. Ve olacağı da bu maalesef.

Gerekçeye bakarmısınız, “adam çalmıyormuş ve dürüstmüş.” Böyle bir gerekçeyi, böyle bir söylemi dile getirenler bile nasıl bir haleti ruhiye içinde olduklarının farkında değiller. Öyle ki, kendileri de dâhil olmak üzere vatandaş dışında herkes tembel, hırsız yani “adam” değil. Böyle mantıksızca bir yaklaşım olur mu? Maalesef var ve oluyor.

Her şeye rağmen ve ülkenin bu günkü ahvali gereği bu gibi insanlar desteklenmeli mi?                                                 

Bence hayır…..

Uğrunda binlerce şehit verdiğimiz, yıllarca savunduğumuz davama ve mensubu bulunduğum camia’ma sonradan daha çok zarar verecekse neden bu vebali yükleneyim.

Ben kendi adıma bu vebali artık çekemeyeceğim.

Ne yapılması gerek? Sorusuna muhatap olacaklar ise artık kendilerine gelmeli ve koltuk yerine davamızın misyonu gereği ne yapılacaksa biran önce harekete geçmelidir. Tüm verileri toplayıp bunları değerlendirerek bir sonuca ulaşabilecek kudret ve imkâna sahipken miskince oturuyorsan bunun bir vebali olduğunu da düşünmek zorundasınızdır.

Yükselme trendi yakalanan il, ilçe ve beldeler sonuna kadar desteklenmeli ve bu uğurda halisane mücadele edenlere sahip çıkılmalıdır.

Teşkilatını dinlemeyen ve insanına sahip çıkmadığı gibi aşağılayanlara karşı da gereği yapılmalıdır. Sıtma tutmuş hasta gibi titremeye, bataklığa düşmüş gibi çırpınmaya gerek yok. Vehme kapılmaya gerek yok çaresi var. Nerede olursan ol elini uzatırsan; her an eller uzanır ve kenetlenir. Bunda da bir sıkıntı yok. Önemli olansa harekete geçecek olan treni kaçırmamaktır. Tabanın sesi yani Vatandaş Mehmet ağaları da dinle. Tren kaçtıktan sonra arkadan çalacağın ıslığı kimse duymaz.

Yorumlar (1)
tahsin z. 11 yıl önce
Güzel ve doğru yorumlarınız için teşekkür ederiz,sorgulamayan insan cahildir , sorgulatmayan ise zalimdir diyorum, ne yazık ki düşünmeyen ve sorgulamayan bir toplumumuz var.

2
az bulutlu
Namaz Vakti 17 Mayıs 2024
İmsak 03:11
Güneş 04:57
Öğle 12:24
İkindi 16:18
Akşam 19:40
Yatsı 21:19