banner333

banner309

19.02.2012, 20:38

EY GÖNÜL DOSTLARIM

Damarımdan enjekte edilmiş ve son sürat giden bir jet misali isyan virüsü. Ve isyan virüsü damalarımda jet hızı ile devam ederken yoluna, bende onunla koşuyor ve yarış yapıyorum soluksuzca. Huzuru bulamamanın isyanlarında bedenim. Bense hala sığ bir mutluluğun ve onun getireceği birazcık huzurun ardındayım. Bir anlık da olsa huzuru gönlümde buluğum sükûnete sakladım. Çünki gönlümdeki sükûnete ne nefesim ne yürek çarpıntılarım nede damarlarıma enjekte edilmiş jet hızıyla giden isyan virüsü yetişebiliyordu. Öyle ki, karanlıklar içinde kalmışlığın acziyetin den, gönlümde sakladığım sükûnetteki o ışık ile çıkabiliyorum.


Ne var ki, her yer puslu, her tarafta kara bulutlar. Gönlümdeki sükûnetin rahatlığı dolaştırıyor beni puslu loş ışıklı ve ıssız yollarda. Rüzgârla gelen puslar ve sonrasındaki karabulut yığınları dans ede dursun, gönlümdeki hafif esintinin getirdiği mutluluğu hissediyorum bedenimin derinliklerinde. Sükûnet içindeki yürüyüşlerimde dahi bir isyanın var olduğunu hissediyor ve görebiliyordum aslında. Gönlümün sükûneti ve damarımdan enjekte edilmiş isyan virüsü savaş yaparken beynimin bu karmaşık duyguları analiz ve dizayn etme çabaları içinde devam eden yürüyüşümün beni götürdüğü gecenin puslu loş ve ıssız yolunda karşıma çıkan cam gibi parlayan o iki gözün sahibi puhu kuşunun çıkardığı sesi benden başka kim ve kimler duyuyordu? Gecenin gizemliliği içinde içleri ürperten sesi dinlerken bir anda yine bir gece yolculuğum esnasında aracın camına adeta intihar edercesine dalış yapan kamikazeler gibi bir hızla çarpmasıyla yaşadığım çığlıklara karışan o korkulu anı tekrar yaşar gibi oldum. O an isyanlarımın ve gönül huzurumun yerini içimi titreten bir ürperti almıştı. Ve öylece donakalmıştım. İrkilerek kendime geldiğimde gönlümdeki huzurumu değil de, isyanımı sanki sadece o dinliyordu. Bu benim puhu kuşu ile karşılaştığım ikinci korkulu anımdı.


Ama ben ne puhu kuşları suretindeki yaratıkları görmüştüm. Ben o göz gözü görmeyen puslu havaların içinden çıkmış ve sonrasında gelen karabulutlardan aydınlığa varmıştım. Sessizlerin sesi olmak ve gecenin sessizliğini yırtarcasına yankılanan Puhu Kuşunun sesi ben. Şimdi, evet şimdi bir isyan ben. Ve ben sığ bir mutluluğun ve onun getireceği huzurun ardında.


Okyanusların derinliklerindeki bir inci kadar beyaz, ayaz gecelerde sıcaklığına sığındığım gönlümdeki sükûnet. Bu sükûnete tutunmaya çalışarak okuduğum onca kitaptan edindiğim ve bilgi dağarcığıma yerleştirmeye çalıştığım düşünce ürünleri. Hiç karlı dağlara çıkmada kardelen çiçeğinin güzelliği görülebilir mi? Geçtiğiniz yolların kenarında açmış bir gelinciğin güzelliğinin farkında mısınız? Kırlara serpilmiş papatyalar. Bahçelerin en özelleri güller. O’nu görebiliyor musunuz?


Ey insanlar size bahşedilen onca betimlerden sonra kendinizi nasıl görüyorsunuz? Hiç aynaya baktığınız oluyor mu? Aynaya bakınca içinizdeki “ben’i” görebiliyor musunuz? Ve bu betimlerden ben’i çıkarabiliyor musunuz?


“Bir ben vardır benden içeri” der Yusuf. Ben ise, bendeki beni çoktan bağladım bir puhu kuşunun sesinden dağlar arasındaki vadilere yerleşmiş puslara. Yalnızlığımı birileri görüyor olmalı mı? Gecenin karanlığında içilen bir sigaranın dumanı ve gündüzü karartan puslar arasındaki görünen siluet kadar farksızım oysaki. Ama ben, benden içerdeki benden, gözlerimi dağlara yüklenmiş puslardan, soğuktan donmuş ellerimi isyanlarımdan bir türlü çıkaramıyorum ki. Artık ben tüm gizemleri içinde saklayan gecenin koynunda! Yalnızlığıma yalnızlıklar, duygularıma gerçekleri eklemeye çalışıyorum. Ki, sabahımı aydınlatacak güneşin doğuşu ile yıldızsız gecem mutlu sonlanabilsin.


Ey gönül dostlarım, ey yüreği güzel kendi güzel can dostlar, denizlerin masmavi derinliklerinden, gecelerin yıldızsız karanlıklarından, okyanusların en kuytu en derin derinliklerine yüzen o renkli akvaryum balıkları gibi, o en şiddetli rüzgârların kaldırıp savurduğu ve yüzüme çarpan kum taneciklerinden, toz zerreciklerinden, bembeyaz karların düştüğü yollardan size doğru yürüyor, koşuyorum. Ve bekliyorum, bir daha hiç uzaklara gitmemek üzere...


“Beni bende demeyin
Ben bende değilem”
Yorumlar (0)
2
az bulutlu
Namaz Vakti 18 Mayıs 2024
İmsak 03:09
Güneş 04:56
Öğle 12:24
İkindi 16:19
Akşam 19:41
Yatsı 21:20