SEÇİMİN TEKRARI VE SONUCU

   Bilindiği üzere, 7 Haziran seçimlerinden tek başına iktidar çıkmamış, bazı partilerin oy oranları artmış bazılarınınki de düşmüştür. Seçmen ülkenin koalisyonla yönetilmesine karar vermiştir. Tabi milletin kararına saygı duymak gerekir. Seçimden sonra, siyasi parti liderleri yaptıkları açıklamalarda, her zaman olduğu gibi, partilerinin seçimlerden başarı ile çıktıkları açıklamışlardır.

                                   **

      Bence, bir önceki seçime göre, oy oranları artan ya da azalan siyasi partiler,  seçimden başarılı çıktık deme yerine, bu seçimde halkın kendilerine verdikleri mesajı iyi değerlendirmelidirler. Oy oranları azalan partiler, bizim oy oranımız neden düştü, oyları artan partiler ise, biz hedeflediğimiz oy oranını neden yakalayamadık diye seçmenin verdiği mesaj iyi okumalıdırlar.  

                                        ***

      Seçimin tekrar edilmesi halinde, bazı kişiler, Ak-Partinin oylarının yükseleceğini, bazılarının ise daha da düşeceğini söylemektedirler. Bölgeden edinilen bilgilere göre, halkın mal ve can güvenliği tam olarak sağlanamadığından, halk batıya göç etmektedirler. Seçimden güçlü olarak çıkan HDP, gücünü korumaya devam edecektir. Bu nedenle, yapılacak bir seçimde, Urfa ilimiz hariç, bölgede Ak-Partinin milletvekili çıkarması zor görünmektedir.

                                   ***

        Seçimin tekrarı halinde, CHP’nin seçimde aldığı oy oranını muhtemelen koruyacağı, azalması ya da yükselmesi durumunda, Ak partiye geçişi zaten olmadığı bilinmektedir. Geriye, Ak-Partiden MHP’ye giden oyların geri dönmesi kalmıştır. Acaba bu mümkün mü?

         Ak-Partiden MHP’ye oylar niçin gitmiştir? Giden oyların sebeplerine bakmak lazımdır. Bu sebepleri şöyle sıralayabiliriz. Başta işsizlik ve yoksulluk olmak üzere, yolsuzluklar, adam kayırmalar, işe almalar, israf, ihale yolsuzlukları, ekonomik sıkıntılar, gelir dağılımındaki adaletsizlik, emeklinin, işçinin, memurun, kısaca halkın geçim sıkıntıları, adaletsizlik, bölgede kurulan Federal- Özerk paralel yapının ülkeyi tehdit etmesi…..vs. gibi sebepleri sayabiliriz.

       Başbakan yardımcısı Bülent Arınç’ın, “ Biz israfı önlersek, vergi almaya gerek yoktur” söylemi, AK-Partinin oy oranının düşmesinin ve her şeyin kısaca özetidir.

                                       ***

        Şimdi, MHP’ye verilen oyların geriye dönebilmesi için, yukarıda saydığımız sebepler ve diğer sair sebeplerin aradan kalkması gerekmektedir. Bu sebepler ortada dururken, seçimin tekrar edilmesi halinde oyların geriye dönmesi mümkün görünmemektedir.

                                      **

         Yine, bizim ekonomimiz, ABD’ye endeksli olduğundan, orada öksürseler, bizim ekonomi burada, nezle olmaktadır. Basında çıkan haberlerde, ABD Mayıs ayında yaptığı açıklamada, faizlerin artırılmasını Sonbahara ertelediği belirtmektedir. Bu durum bizi de ister istemez etkileyecektir.

       Faizlerin artması demek, ekonominin daralması demektir. Faizi artırmazsanız, dolar yükselecektir. Nereden bakarsanız bakın ekonomik daralma kaçınılmaz görünmektedir. Bunun yanında edinilen bilgilere göre, 180 milyar dolar borç da, bu yıl ödeneceği hesaba katılırsa, önümüzdeki günlerin sıkıntılı geçeceği görünmektedir.

                                            ***

      Değerli Kuşakkaya okuyucuları, böyle bir durumda, sonbaharda tekrar edilerek yapılacak seçimin sonucunda, Ak-Partinin oy oranının yükselmesi, ya da düşmesine ve sonucun nasıl olacağına siz karar verin.  23.06.2015

SEÇİMİN TEKRARI

MHP'nin AKP ile koalisyon olması demek, Onların yolsuzuklarına ve hırsızlıklarına ortak olmak demektir. Onları aklamak demektir. Erdoğanın meydanlarda Kur'an-ı sallamaya devam etmesi demektir. DAHASI, MHP'nin silinmesi demektir. Hırsızlarla ortak olunur mu? Onlar, Bahçelinin her isteğini kabul etmek mecburiyetinde kalmışlardır. Çünkü Ekonomi sonbaharda, krizle karşı karşıyadır. Faizler ABD merkez bankasının belirttiği gibi. artacaktır. AKP bütün sorumllukları MHP'ye yükleyecek ve koalisyonla olmuyor diyecek. TÜKENMİŞ ve bitmiş AKP yeniden dirilecektir. Kardeş katillerini yeniden besleyen büyüten hainlarle yürümek intihar etmek demektir.

Yine, basında çıkan haberlerde, Sayın Davutoğlu,” Yüzde 52 oyla seçilmiş Sayın Cumhurbaşkanımızın meşruiyetini tartışma konusu yaptırmayız.” Diyor. Bizce de doğru söylüyor. Bu makam her ne suretle olursa olsun, hiçbir zaman tartışma konusu olmamalıdır.

ANCAK; Bu makamı tartıştıran Sayın Cumhurbaşkanıdır. Seçim zamanı meydanlara çıkıp, 400 milletvekili halktan istemesi, seçim sürecinde muhalefet partilerine verip veriştirmesi, Kuran’ın meydanlarda sallanması, bu makamı eleştiri konusu yapmıştır. Muhalefet partilerinin dediği gibi, oy oranı da, yüzde 52’den yüzde 40,8’lere düşmüştür. Ben Cumhurbaşkanının yetkilerini düzenleyen Anayasanın 103. ve 104. maddelerine baktım. “Cumhurbaşkanının seçimlerde meydanlara çıkıp muhalefeti eleştireceğine ve iktidara milletvekili isteyeceğine dair bir hüküm göremedim.