Üstün Dökmen ve Palandöken
Usta sanatçı Neşet Ertaş’ın deyişiyle “Gönülden gönüle bir gizli yol vardır” sözlerinin boşa söylenmediğini bir kez daha anladım.
Yazarla okuyucunun gönüllerini birbirine bağlayan gizli yollar vardır.
Bu köşeden çeyrek asırdan fazla yazdığım yazılarla yüzlerce okurumuzla aramızda görünmeyen yollar inşa ettik.
Bir hafta önceydi…
Ankara’dan bizim İhsan watsap üzerinden “Üstün Dökmen Akademi size ulaşmak istiyor.Bu numaradan ararsınız…” diye mesaj gönderdi.
Bende “Neden ulaşmak istiyorlar?” diye merakla cevap yazdım!
İhsan, konu hakkında fazla bilgisi olmadığını “muhtemelen gazetedeki yazılarınızdan olabilir” diye ekledi.
Biraz düşündüm!
Ne olabilir diye?
Prof.Üstün Dökmen ismi zihnime yabancı gelmedi.
Ülkemizin yetiştirdiği çok kıymetli bir akademisyen,yazar, televizyon programlarında zevkle dinlediğim psikolog hocası aynı zamanda.
Hatta pandemi döneminde televizyonda dinlediğim bir konuşmasını köşe yazımda yazmıştım.
Birkaç saat sonra İhsan’ın gönderdiği telefon numarasını aradım.
Telefonun diğer ucunda ince sesli bir bayan “Üstün Dökmen Akademi buyurun size nasıl yardımcı olabirim….” Diye başladı görüşmemiz.
Kendimi tanıttıktan sonra “Size ulaşmamı istediler o sebeple arıyorum” dedim.
Sekreter hanım “ Evet…Üstün Dökmen hocamız sizinle görüşmek istiyor. Ben sizin numaranızı kendisine vereceğim.Hocamız sizi arayacak…” diye devam etti görüşmemiz.
Bende “İlim ehline saygımız ve sevgimiz olduğunu, bu ülkenin kıymetli bir akademisyeni olan hocamızı eğer cep telefonunu verirseniz aramak isterim” diye talepte bulundum.
Ancak sekreter hanım cep telefonunu vermemekte kararlıydı. “Hocamız sizi arayacak Hüseyin Bey” diye söyleyince fazla da ısrar etmedim.
Öğleden sonra saat 14 sularıydı cep telefonum çaldı.
Arayan Prof.Dr.Üstün Dökmen’di.
Sesinden tanıdım.
Televizyon ekranlarında dinlediğim hocamız telefonun diğer ucundaydı.
Hoşbeşten sonra internet üzerinden köşe yazılarımı imkan buldukça okuduğunu, bunun için tanışmak istediğini ve memnuniyetini iletmek için aradığını söyledi.
Bende kendisine teşekkür ettim. Ayrıca görüşmenin devamında kendisine yıllar önce Eskişehir’de “Komşu Köyün Delisi” adlı kaleme aldığı tiyatro oyununu Eskişehirdeki Gümüşhaneliler Derneği olarak organize edip kırkbeş yaşından sonra ilk defa rol aldığımı ilettim.
Mutlu oldu.
Sevinci ses tonuna yansıdı.
Merakla hangi rolü oynadığımı dahi sordu.
***
Dün gibi hatırlarım…
O zamanki dernek başkanımız Uğur Yücel Beyin ve yönetmen Enis Zeytinler’in ısrarına dayanamayıp tiyatroda görev almış sahnede saz çalmıştım.
Tatlı bir anı olarak kaldı zihnimde…
2016 Yılında amatör bir ruhla oynadığımız bu oyun Eskişehir’li sanat severlerden tam not almıştı.
***
Telefonda ki sohbetimizin devamında Üstün Dökmen hocamızın şu sözleri dikkatimi çekti: “Tekrar üniversite okusam üç şehir ve üç üniversiteden birisinde okumak isterdim. Bunlar Ankara ODTÜ,Eskişehir Anadolu Üniversitesi ve İstanbul Boğaziçi Üniversitesi” diye ekledi.
Anladım ki Eskişehir’e özel bir ilgisi ve sevgisi var.
Davet ettim bu güzel kente…
***
Konuşmamızda dernekten bahsedince Gümüşhane’li olduğumu anladı. Kendisinin de Erzurumlu olduğunu ancak çocuk yaşta İstanbul’a göç ettiklerinden bahsetti.
Telefondaki ses tonu, seçerek kullandığı kelimeler ve akıcı konuşmasının sonlarına doğru en son kaleme aldığı “Palandöken” adlı roman kitabını imzalayıp adresime göndereceğini söyleyince mutlu oldum.
Kısa zamanda yüz yüze de görüşmek arzumuzu karşılıklı ileterek kapattık telefonu.
Prof.Dr.Üstün Dökmen…
Tanıyanlar bilir.
Ülkemizde psikoloji biliminin en büyük isimlerinden, gerek yazdıkları ve gerekse televizyon programlarıyla milyonlarca gönle dokunan hocamızın köklerine bir yolculuk Palandöken romanı.
Söz verdiği gibi birkaç gün sonra imzalı kitabını gönderdi.
Betimlemeleri muhteşem. Zaten böyle romanları bir solukta okuyorum.
439 sayfadan oluşan Palandöken’in sayfalarını bir bir çevirmeye başladım!
Okuyucusunu içine çeken kitap, adeta Palandöken’in pınarlarından akan soğuk, duru su misali içimi serinletiyor.
Çocukluk günlerine dair anılarıma götürüyor beni…
Yazarın, Erzurum’un soğuk kış geceleri, kartopu, aile büyükleriyle uzun kış gecelerinde yaşadıkları, unutamadığı yöresel ürünler,Karanfilli Hasan…
Niceleri….
Hocamızın kendi ifadesiyle “Heybetli,soylu,mağrur Palandöken’in eteklerinden,dirençli Erzurum’dan doğan bir hikaye..”
Özellikle yıllar önce kendisini TRT’de yayınlanan “Küçük şeyler" programlarından beri severek takip ederim.
Konuştuklarıyla ve yazdıklarıyla topluma faydalı, hepimize yol gösteren böyle insanların değerini yaşarken iyi bilmek gerek!
İçinde yaşadığı toplumun sorunlarını tespit etme ve dile getirme konusunda uzman bir akademisyen.
Her insanın olduğu gibi o’nun da seveni var sevmeyeni.
Ama Üstün hocamızın seveni çok!
Ama o hep doğruları söylemekten geri durmuyor.
Nede olsa özünde “Dadaş” ruhu var.
O sebeple hocamızı yazımıza konu edinerek daha çok insana ulaşmalı, daha çok bilgi paylaşmalıyız diye düşünüyorum.
En güzel hediyeyi zahmet edip gönderdiğiniz için,
Teşekkür ediyorum Üstün hocam.
İmsak | 05:58 | ||
Güneş | 07:29 | ||
Öğle | 12:21 | ||
İkindi | 14:42 | ||
Akşam | 17:03 | ||
Yatsı | 18:28 |