banner333

banner309

17.06.2025, 07:54 57

Bizi Ayıran Yollar

Bizi Ayıran Yollar

Aybüke, İstanbul’un en bilinen şarkıcılarından biriydi. Geceleri Taksim’deki bir barda sahne alır, milyonlarca insanın kulaklarında şarkılarının yankılarını bırakırdı. Güçlü sesi, duygusal şarkı sözleri ve sahnedeki enerjisiyle herkesin kalbini kazanmıştı. Ama o, bir gün, sahne ışıklarının altında, kalabalıkların arasında kaybolan bir kadından fazlasıydı. Kendi iç yolculuğunu yaşayan, duygusal bir dünyaya sahip, hayatını bir arayışla şekillendiren bir insandı.

Aras ise tam tersi bir dünyadan geliyordu. Edebiyat fakültesinde okuyan, kitaplar ve şiirlerle yoğrulmuş bir adamdı. Hayatına mantıklı bir düzene oturtmuş, duygularını yazıya dökerek hayatını anlamlandırmaya çalışıyordu. Aras ve arkadaşları bir akşam eğlence için Taksim’deki bir bara gitmeye karar verdiler. Şansa bakın ki, Aybüke'nin o gece sahnede olacağı yer de burasıydı.

İlk notalar çaldığında, Aras'ın kalbi hızla çarpmaya başladı. Aybüke’nin sesi, içindeki boşlukları dolduruyor, ruhunu sarhoş ediyordu. Sahneye adım attığında, onun her hareketi, gözlerindeki ışık Aras’ı bambaşka bir dünyaya sürükledi. Kendi hayatında, yıllardır bulamadığı o özel duyguyu hissetti. Gözlerini ondan ayıramadı, bu, ne kadar garip olsa da, ilk görüşte aşktı.

İçindeki duygularla baş edemeyen Aras, bir süre sonra Aybüke ile tanıştı. Konuştukça, birbirlerinin dünyasına daha derinlemesine girmeye başladılar. Aras, Aybüke'ye yazdığı şiirleri gönderdi. Aybüke bu şiirleri besteleyerek şarkılara dönüştürdü. Birbirlerinin yaratıcı enerjilerinden beslenerek, müzikte ve hayatta birbirlerine daha da yakınlaştılar. Aşkları sadece şarkılarda değil, hayatlarında da bir yolculuğa dönüştü.

Aybüke, zamanla Türkiye’nin en tanınan sanatçılarından biri haline geldi. Herkes onun şarkılarını dinliyor, konserlerine gidiyordu. Ama o, zirvede olmasına rağmen, Aras’la birlikte olduğu her anın kıymetini biliyor, onu en değerli şey olarak görüyordu. Aras ve Aybüke’nin hikayesi sadece şarkılarla sınırlı değildi; onlar, hayatlarını birbirine bağlayan bir duygusal yolculuğa çıkmışlardı.

Zamanla, aşkları evliliğe dönüştü ve bu mutlu çiftin Ada ve Deniz adında iki güzel kızları oldu. Her şey yolundaydı; hayatları, kariyerleri, aileleri hepsi bir aradaydı. Ama, ne yazık ki, mutluluk her zaman kalıcı olmaz.

Bir gün, Aybüke, yeni albümünün çalışmalarını tamamladıktan sonra eve gitmek üzere stüdyodan çıktı. Yağmur yağıyordu, geceyi daha da karanlık hale getiren bir yağmur. Aybüke, yavaşça aracına yöneldiğinde, ne yazık ki, yağmurun etkisiyle kayganlaşan yolda kontrolünü kaybetti. Kaza yaptı. Araba takla attı ve Aybüke ağır yaralandı.

Hastaneye kaldırıldığında, durum çok kritikti. Aybüke’nin fiziksel yaraları iyileşti, ancak hafızasını kaybetti. Ailesi, Aras, çocukları her şeyini kaybetmiş gibiydi. Aybüke’nin hafızasında, kendi kimliği bile silinmişti. Kızlarını, eşini, hayatını hatırlamıyordu. Her şey bir anda yok olmuştu.

Aras, Aybüke’yi eski haline getirebilmek için her gün onunla vakit geçirdi. Sabırla, ona her şeyi hatırlatmaya çalıştı: Çocuklarını, şarkılarını, birlikte geçirdikleri zamanları. Fakat Aybüke bir türlü hatırlamıyordu. Günler geçtikçe, Aras içindeki boşluğu daha da derinden hissediyordu. Birlikte kurdukları dünyayı yeniden inşa etmek, her anı yeniden yaşamak için savaşıyordu. Ama Aybüke’nin hatırlamaması, onun için en büyük engel olmuştu.

Aras, sevdiği kadını geri kazanmak için büyük bir sabırla mücadele ediyordu. Aşkları, hatırlamasa da, yeniden filizlenmeye başlamıştı. Aybüke’nin hafızasında bir ışık yanmaya başlamıştı, ama bu ışık ne kadar parlak olursa olsun, eski Aybüke’yi bulmak kolay olmayacaktı. Her şeyin yeniden başladığına inanarak, onun yanında olmayı sürdürdü. Aşkın engelleri, zamanı, hataları, kayıpları aşarak büyüyeceğini düşündü. Sabırla bekleyecekti. Çünkü sevgi, bazen zamanın bile önünde durabilirdi.

Aybüke'nin hafızası ne zaman yerine gelirse, Aras’ın sevdiği kadını bir kez daha bulacağına olan inancı hep taze kaldı. Bu yolculuk, onların en zor zamanlarında bile birbirlerine olan sevgilerini güçlendiren bir bağ oluşturmuştu. Birlikte olmanın gücü, her şeyin üstesinden gelebilecek kadar büyüktü.

Yorumlar (5)
Sedat kara 2 ay önce
Kalemine sağlık kardeşim
Çiğdem 2 ay önce
Ağzına sağlık Bugracim.Cok hüzünlü ve duygusu cok yuksek bi yazi olmuş.Ama.harika olmuş kalemine yüreğine saglik
Ümit TERZİ... 2 ay önce
Emeğinize sağlık...
Halil 2 ay önce
Kalemine sağlık
Başarılar dilerim 2 ay önce
Başarılar dilerim
3
hafif yağmur
Namaz Vakti 24 Ağustos 2025
İmsak 06:06
Güneş 07:37
Öğle 12:28
İkindi 14:48
Akşam 17:09
Yatsı 18:35