Bir Gönül Adamı: Av. Süleyman Aydın
Gümüşhane’nin Torul ilçesine bağlı Manastır köyü... Sert iklimiyle, dik yamaçlarıyla, ama en çok da mert insanlarıyla bilinen bu yörenin, 1945 yılının bir sabahında bağrından çıkardığı bir evlat: Av. Süleyman Aydın.
O sadece bir avukat değil, bir dava adamıdır. Davası insan, hakkı hak edene teslim etmek, sessizi konuşturmak, mazlumu korumaktır. Öyle ki, henüz üniversite yıllarında, 1960’lı yıllarda, doğduğu köyde kitap sergisi açarak cehaletin karanlığına karşı bir mum yakar. Bu, onun hayat boyu sürecek aydınlatma seferberliğinin ilk adımıdır.
Babası, yörede “Yağcı Recep” adıyla tanınan, halkın akıl danıştığı, sözü dinlenen Yaylacı Recep Ağa… Oğluna sadece soyadını değil, aynı zamanda itibar, dürüstlük ve hizmet sevgisini de miras bırakmıştır. Süleyman Aydın, bu mirası ömrü boyunca onurla taşır.
Avukatlık mesleğine Torul’da başlar. Ancak onun adaleti temsil anlayışı klasik kalıpların çok ötesindedir. Ücreti değil, vicdanı önceler. Müvekkilinden para almadığı, aksine harçlık verdiği nice hikâye dilden dile dolaşır. Onun için hukuk, adliye duvarlarının ötesinde; sokakta, pazarda, köy kahvesinde, insanların duasında ve duasızlığında yaşanır.
Gümüşhane merkezde sürdürdüğü meslek hayatını daha sonra İstanbul’a taşır. Ne var ki, gurbette de sılasını yüreğinde taşır. Her dönüşü bayram, her gelişi sohbet meclislerinde ayrı bir heyecan olur. Mizahı ince, sözü yerinde, gönlü açık bir insandır. Her konuşmasında bir tebessüm saklıdır; ama bu tebessümün ardında bir ömürlük bilgelik vardır.
Baroya da hizmet eder; bir dönem Gümüşhane Barosu Başkanlığı görevinde bulunur. Yetinmez. “Söz söylemek yetmez, taşın altına elini koymak gerek” diyerek siyasete atılır. Cumhuriyet Halk Partisi’nden milletvekili adayı olur. Kazanamaz ama ardında bıraktığı iz, bir milletvekilinin ötesindedir. Çünkü o, gönüllerin temsilcisidir.
Toplumda da aktiftir. GÜSİAD üyesi olarak, memleketin kalkınması için kafa yorar. Bir araya gelişleri sadece protokol değil, samimiyetle örülüdür. Yoksulun yanında, garibin sofrasındadır. Yalnız bırakılmış bir elin omzunda, sessiz bir hayrın gölgesindedir. Fakir fukaranın dostu olmak, onun yaşam biçimidir.
Av. Süleyman Aydın, bir dönemin değil, her devrin adamıdır. Çünkü onun doğrusu değişmemiş, vicdanı eğilmemiş, sesi kısılmamıştır. Çekingen cümlelerin arasında değil, mert kelimelerin ve dik duruşun ardında yer almıştır hep.Bugün onunla ilgili ne söylenirse söylensin, az gelir. Zira bazı insanlar, sadece yaşadıkları değil, yaşattıklarıyla kıymetlidir. Av. Süleyman Aydın, Gümüşhane'nin dağlarında yankılanan bir hakikat sesi, İstanbul’da çınlayan bir dostluk çınarıdır.
Ve biz, böylesi adamları sadece anlatmakla kalmamalı; onları örnek alarak yaşatmalıyız.
İmsak | 06:06 | ||
Güneş | 07:37 | ||
Öğle | 12:28 | ||
İkindi | 14:48 | ||
Akşam | 17:09 | ||
Yatsı | 18:35 |