banner333

banner309

12.03.2015, 21:20

BAŞKANLIK, “KİŞİYE ÖZGÜ” BİR SİSTEM ANLAMINDA DEĞİLDİR, OLMAMALIDIR!..

Siyaset biliminde kuvvetler ayrılığı çerçevesinde meclislerin daha etkin çalışmalarının sağlanması,  hak ve özgürlüklerin güvence altına alınmasının “olmazsa olmaz”ıdır.  Meclis etkinliğinin artırılması, yargı bağımsızlığının sağlanması esas hedefler olmasının yanı sıra, denetim ve denge mekanizmaları da çağdaş anayasaların temel esaslarıdır ve böyle olması gerekir.

Bu anlayışla anayasaya ve demokratik gelişim süreçlerineözen göstermek, demokrasinin uluslar arası kriterlerine de uyumu gerektirir. Ancak, “kişiye özgü” bir rejim kurma istekleri Türkiye’yi veya bu tür bir rejime özenen ülkeleri dünya demokratik sisteminden koparmakla kalmayıp bu kopuşlar doğal olarak sosyal, siyasal ve ekonomik alanlarda da uluslar arası yalnızlığı beraberinde getirecektir.

Türkiye’nin tarihsel süreci içerisinde yaşanan rejim kesintileri demokrasimizde boşluklar yaratmış, demokrasiye yeniden geçiş çabalarında sıkıntıların yaşanmasına sebep olmuştur. Başta anayasa olmak üzere başka sosyal ve siyasal düzenlemelere olan ihtiyaçları gidermek maksadıyla çalışmalar yapılmasını zorunlu kılmıştır. Zira sosyal, iktisadi ve siyası alanlarda yaşanan ağır kayıpların giderilmesi çok da kolay olmamıştır. 

Yaşanan demokrasi krizlerini gidermek hem Türkiye’ye özgü deneyimlerin hem de çağdaşa demokrasilerin esaslarını teşkil eden modern sistemlerin iyi analiz edilmesi gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. Bu toplumsal maliyetlerin faturasını hukuk ve siyaset bilimi açısından değerlendirmek, sonuçlarını elden geçirmek, yeni bir anayasa ile kuvvetler ayrılığının sınırlarını iyi çizmek, yargı bağımsızlığını ve parlamentonun etkinliğini sağlamak esas hedef olmalıdır.

Oysa son zamanlarda özellikle Cumhurbaşkanının yönlendirmesiyle hazırlanan ve neredeyse “kişiye özel” bir başkanlık sisteminin yapılandırılmasına ilişkin usuller ve hedeflenen amaç, sadece demokratik usullere aykırı olmayıp anayasaya da aykırıdır. Türkiye’de neredeyse yüz yıldır denenen parlamenter rejimi hakim kılmak, bu deneyimlerden yararlanarak toplumsal ve siyasal dokulara uygunluğunu sağlamak, gelişmesine katkıda bulunmak yerine, bu görüşü topluma dayatmak, konuyu enine boyuna tartışacak sosyal, siyasal ve akademik çevrelerden uzak tutmak son derece sakıncalıdır.

Bu dayatma sistemi”ni neredeyse anayasa dışı formüller ve usullerle, üstelik devletin olanaklarıyla ve hele de bir seçim döneminde başka vaatlerle kamufle etmek son derece olumsuz ve yanıltıcı sonuçlar doğuracaktır.

“Türk Tipi Başkanlık Sistemi” adı altında dayatılmaya çalışılan bu sisteme ilişkin olarak şu sorulara gönül rahatlığıyla “evet” diyebilmek mümkün müdür?..

Yargı tamamen bağımsız olacak mıdır?.. Demokrasi ve özgürlüklerinin alanı genişleyecek midir?.. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Başkanın boyunduruğu altında olmayacak mıdır?.. Başkanın “ben böyle istiyorum, ben böyle uygun görüyorum” diye keyfilikleri olmayacak mıdır?.. Kuvvetler ayrılığı ilkesi tam manasıyla işleyecek midir?.. Özerk kuruluşlar ve bağımsız medya olacak mıdır?.. Başkan, rahatlıkla denetlenebilecek midir?.. Şeffaflık ve hesap verilebilirlik esas olabilecek midir?..

Demokrasinin temel alınacağı bir sistemde, bütün bu soruların bir tanesine bile “evet” demekte tereddütler hasıl oluyorsa durum hiç de iç açıcı değildir.

Türkiye’nin demokratik ilerlemesi, anayasa ve hukuk çerçevesinde kalarak katılımcı, serbest ve bilimsel tartışma ortamında sağlanabilecektir. Parlamenter geleneğimizi yok saymak, Türkiye’yi dünya demokratik sisteminden uzaklaştırmanın yanı sıra sosyal ve iktisadi alanlarda da olumsuz ve geri dönülmez problemlerle karşı karşıya bırakacağının hesaplarının da iyi yapılması gerekir.

Değerli dostlar, 7 Haziran 2015 Genel Seçimleri öncesinde aday adayları Türkiye’nin her yanında olduğu gibi, Gümüşhane’mizde de kendilerini tanıtmak, seçmenle buluşmak, projelerini açıklamak ve dolayısıyla da oy istemek üzere ziyaretlerine başlamış bulunuyorlar.

Tüm aday adaylarına başarılar diliyorum. Vaatleri konusunda samimi, gerçekçi ve güven verici olmalarının yanı sıra siyasi bencillikten uzak bir şekilde kardeşliği güçlendirecek, milli ve manevi değerlerimizi hakim kılacak stratejileri kendilerine esas alacaklarından asla şüphem yoktur.

Gerçi seçimlere daha iki ay var ancak, çok önemli gördüğüm bir husustaki temennimi de şimdiden belirterek yazıma son vermek istiyorum. Seçim güvenliği ve seçimlerin meşruiyetleri konularında ciddi sorunlar ve ihtilaflar yaşanmaması hem demokrasinin varlığı hem de toplumsal barış ve güven için son derece kritik önemi olan hususlardır. Bu konuda sorumluluğu bulunan tüm kurum ve kuruluşların, kamu idarecilerinin, görevlilerin, vatandaşlarımızın hassasiyetleri ve dikkatleri de önem arz etmektedir.

Hepinize kardeşlik, esenlik ve sağlık dolu günler diliyorum.

 

Yorumlar (0)
2
az bulutlu
Namaz Vakti 26 Nisan 2024
İmsak 03:45
Güneş 05:21
Öğle 12:25
İkindi 16:13
Akşam 19:19
Yatsı 20:48