banner333

banner309

24.03.2021, 16:54

Ankara izlenimleri

Hepimizin koronavirüsten alacağı koca bir yıl var.

Kaybettiklerimize mi yanalım yoksa sevdiklerimizle aramıza koyduğu mesafeye mi?

İnsanlığı esir almış bu virüs yüzünden bir yıldan fazla göremediğim annem için hafta sonu ailece Ankara’daydım.

Dile kolay tam bir yıl.

Sürekli kısıtlamalar, yasaklar açmıştı aramızı. Defalarca görüntülü konuşsak da dokunamadıktan sonra kar etmiyor.

İçimde kabarıp duran ana hasretini daha fazla dindirecek gücüm yoktu!

Eşime! “Hafta sonu Ankara’ya annemi görmeye gidiyoruz” dedim.

Cuma günü akşamı ailece yola revan olduk.

Kaymaz-Sivrihisar-Polatlı hattında ilerlerken bir yanda yol kenarlarında baharın geldiğini müjdeleyen badem ağaçları çiçek açmış, diğer yanda gözümüzün alabildiğine adeta yeşil halı gibi yeryüzüne serilmiş arpa buğday tarlaları ağır ağır kayıyor gözümden. Uzaktan uzağa dağlar tepeler bir görünüp bir kayboluyor.

Dışarıda cıvıl cıvıl bir bahar. Tabiat çoktan uyanmış! Bir renk cümbüşü etrafı kaplamış.

Polatlı’ya vardığımızda hafif yağmur tanecikleri arabanın ön camını dövmeye başladı.

Hava kasvetli.

Bu mevsimde toprağın, ağacın bereketlendiği gibi gönül coğrafyamızın da yeşerip bereketlenmesi dileğimizdi.

Hava kararmaya başladığında vardık başkente.

Batıkent’te ablam Hakime hanımın evinin önüne aracımızı park ettiğimizde  yağmur şiddetini iyice arttırmıştı.

Ve…Anneme kavuştum aylar sonra.

Dayanamayıp yüzümdeki çift maske ile sarıldım.

Kirpiklerimde titreyip duran yaşlara yenik düşmek üzereydim. Dilimden dökülmese de yüreğimde öyle sözler kaynıyordu ki…!Elimi sıkıca tuttu.

“Ateşten sıcaktır ana kucağı” sözlerinin anlamını yaşıyordum.

O’nun bir bakışı, bir dokunuşu, bir gülüşü ruhumuzu diriltiyor.

Öyle de oldu.

Kurban olurum o pamuk ellerine, pamuk yüreğine...

Anne; ilk sıcak yuva, ilk sıcak süt, ilk büyük sevgidir.  Anne can değil, canın ötesidir.

Öyle özlemişiz ki gecenin geç saatlerine kadar sürüp giden sohbetler.

Geçmişe ait kurduğu kısa cümleler çocukluk günlerime götürdü beni.

Bedeni Ankara’daydı ama ruhu, ömrünü geçirdiği Dörtkonak köyünde…

Bu mevsimde köyde neler yapıldığını hangi işle uğraştığını anlatınca dalıp gitmişim.

Elimden tutup gezdirdi beni köyümün sokaklarında, Gümüşhane’nin caddelerinde…

Kardeşim Önder hocanın da iş yerini kapatıp yanımıza gelmesiyle üç evladını kanatları altına almanın verdiği memnuniyetle sohbetimiz muhabbete dönüştü.

Ana yüreği işte… Her yer anı, her yer anne kokusu.

Varlığıyla yaraları sarıp şifayı armağan bırakan,
Varlığıyla yaradana yar olan;

Varlığıyla karanlıkları söndürüp aydınlığı doğuran,
Ebedî şifam,
Ebedî derman,
Ebedî can ve ebedî canan...

Nehir’in yatağını temizlediği gibi konuştukları zihnimizi, gönlümüzü temizledi.

Mahallede ebedi aleme göçmüş komşuları; Hacce nene, Güllü nine, Şükriye teyze…. Rükiye yengemle olan hatıralarından bahsetti.

Anlatırken içinde fırtınalar kopuyordu. Bazen birkaç saniye sessizlik ve dalıp gitmeler.

Bakışları üzerimizde hayali uzaklardaydı. Yüzüne yayılan tebessümle: “Yoldan geldiniz yorgunsunuz. Sabah devam ederiz…” cümleleri dudaklarından döküldüğünde saatler gece 2’yi gösteriyordu.

Sabah kalkınca muzdarip olduğu şeker hastalığına ait uzun süredir kullandığı ilaçlarını alıp kahvaltı masasına oturduk.

Hakime Hanımın hazırladığı kahvaltılıklar midemizi, hayata dair anlattıkları ise gönlümüzü doyurmuştu.

O sıra cep telefonum çaldı.

Arayan kardeşim Önder.

“Abi saat 13.00 oldu nerede kaldınız. Ailece sizi iş yerimizde bekliyoruz.” Diye söyleyince onları daha fazla bekletmemek için bir solukta hazırlanıp evden çıktık.

Annemi de yanımıza alarak kardeşim Önder’in iş yerine gittik.” Aybala Ev Yemekleri” lokantasına.

Yaşamın olağan akışını tersine çeviren “pandemi” yüzünden gidemediğimiz lokantaya nihayet gitmiş olduk.

Bu mekânın özellikle Gümüşhane’den Ankara’ya gelen hemşerilerimizin buluşma noktası olduğunu sosyal medyadan yapılan paylaşımlarla görüyordum.

Hatta sohbet ederken memleketimin kıymetli evlatları Alper Tuna ve Dr. Mustafa Enön Bey geldi. Hasret giderdik.

İçeri girdiğimizde Önder hocamız ve ailesi bizi karşıladı.

Yeğenlerim Aybala ve Ayşenuru da uzun süre görememiştim.

Lokantanın güler yüzlü çalışanları; tecrübeli garson Mesut bey, bulaşıkçı Nuray hanım ve işini hakkıyla yapan Gökhan ustanın hünerli ellerinden çıkan nefis yemeklerine şahit olduk.

Yolu Ankara’ya ve Tandoğan’a düşen dostlara tavsiye edeceğimiz lezzet durağı nezih bir mekân. Hayırlı olsun.

Akşam saatlerine doğru Ankara’nın hamurunu maneviyatı ile yoğuran yaşadığı dönemin büyük velisi ve müderrisi Hacı Bayramı Veli Hazretleri’ni de ziyaret ettikten sonra dönüş vakti gelmişti.

Zaman su misali akıp gidiyor hayatımızdan.

Hepimiz günlük hayatın yoğunluğu içinde çoğu zaman unutsak da, hangi yaşta, hangi makam ve mevkide olursak olalım, yaşadığımız her dertte ve sıkıntıda ilk yüreği sızlayan annelerimiz…

O sebeple;

'Ana başa taç imiş

Her derde ilaç imiş.

Bir evlat Pir olsa da

Anaya muhtaç imiş.'

Özlemimizi giderip gönül kabımızı doldurduktan sonra annemle vedalaşıp döndük Eskişehir’e….

Yorumlar (0)
2
az bulutlu
Namaz Vakti 18 Nisan 2024
İmsak 04:00
Güneş 05:32
Öğle 12:26
İkindi 16:10
Akşam 19:11
Yatsı 20:37