Anahtar Parti’den Sert Çıkış: “Gerçeği Söylemek Korku Siyaseti Değil, Kamu Görevidir”

apılan değerlendirmede, Karahanoğlu’nun ifadelerinin eleştiri sınırlarını aştığı, kişisel nitelik taşıdığı ve veriye dayalı uyarıları itibarsızlaştırmaya yönelik bir savunma refleksi olduğu ifade edildi. Açıklamada, resmî verilerle dile getirilen sorunların “korku siyaseti” olarak etiketlenmesinin, gerçeklerle yüzleşmekten kaçınmanın bir göstergesi olduğu vurgulandı.

“Gerçekleri Söylemek Karamsarlık Değildir”

Anahtar Parti’nin açıklamasında, akademisyenlerin ve siyasetçilerin asli görevinin topluma hoş gelen cümleler kurmak değil; riskleri, tehditleri ve alarm veren alanları açıkça ortaya koymak olduğu belirtildi. “Gerçekleri dile getirmek karamsarlık değil, kamu adına sorumluluk almaktır” denilen açıklamada, bu yaklaşımın “algı operasyonu” olarak sunulmasının sorunları inkâr etmek anlamına geldiği ifade edildi.

Cezaevleri Verisi Tartışmayı Büyüttü

Açıklamada, “90’lı yıllar daha kötüydü, bugün daha güvenliyiz” söyleminin resmî rakamlarla örtüşmediği belirtilerek cezaevi istatistiklerine dikkat çekildi. Resmî verilere göre; 1999’da 67 bin, 2002’de 62 bin olan cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü sayısının 2008’de 103 bine, 2011’de 128 bine, 2020’de 267 bine yükseldiği, 2025 Aralık ayı itibarıyla ise 433 bin 543’e ulaştığı hatırlatıldı. Açıklamada, “Eğer bugün daha güvenli bir toplumdaysak, cezaevlerindeki insan sayısı neden yaklaşık yedi kat arttı?” sorusu yöneltildi.

Suça Sürüklenen Çocuklar Alarm Veriyor

Anahtar Parti’nin değerlendirmesinde suça sürüklenen çocuklara ilişkin veriler de yer aldı. Buna göre, 2010 yılında 83 bin 393 olan suça sürüklenen çocuk sayısının 2022’de 207 bine, 2024’te ise 211 bin 946’ya ulaştığı ifade edildi. TÜİK’in 2024 verilerine göre 202 bin 800 çocuğun suça sürüklendiği, 279 bin 600 çocuğun ise mağdur konumunda olduğu belirtilerek, yaşanan tablonun bireysel vakalardan değil, derin bir yapısal krizden kaynaklandığı vurgulandı.

“Güvenlik Kamera Sayısıyla Ölçülmez”

Açıklamada, çocukların suçta bilinçli şekilde aparat hâline getirildiğine ve madde kullanım yaşının ilkokul seviyelerine kadar indiğine dair güvenlik raporlarına yansıyan bulgulara dikkat çekildi. Kamera ve teknoloji yatırımlarının artmasının tek başına güvenliği sağlamadığı belirtilerek, asıl sorunun suçun neden bu denli arttığının sorgulanması gerektiği ifade edildi.

Okullarla İlgili Eleştirilere Yanıt

Okullara yönelik uyarıların bilinçli şekilde çarpıtıldığı savunulan açıklamada, eğitim kurumlarının hedef alınmadığı; rehberlik hizmetlerindeki yetersizlik, okul çevresindeki madde riski ve akran zorbalığındaki artışın resmî verilere dayandığı belirtildi. Bu sorunları dile getirmenin okulları kötülemek değil, çocukları korumaya yönelik bir sorumluluk olduğu kaydedildi.

Siyasetin Diline Tepki

“Nankörlük” gibi ifadelerin siyaset diliyle bağdaşmadığı vurgulanan açıklamada, bu tür ithamlarla eleştiriyi bastırma çabasının demokratik tartışma ortamını zedelediği, toplumsal kutuplaşmayı artırdığı ifade edildi. “Gerçekleri söylemek nankörlük değildir. Asıl nankörlük, resmî veriler bu kadar açıkken topluma ‘her şey yolunda’ demektir” denildi.

“Algı Değil, Veriyle Konuşuyoruz”

Açıklamanın sonunda Anahtar Parti’nin yaklaşımı şu ifadelerle özetlendi:

“Cezaevleri dolup taşıyorsa, çocuklar suçun merkezine itilmişse, madde kullanımı ilkokul yaşlarına düşmüşse; bunları dile getirenler değil, bunları yok sayanlar ülkeye zarar vermektedir. Anahtar Parti olarak algı üretmeye değil, gerçeği konuşmaya; korku siyasetine değil, veri siyasetine inanıyoruz.”

Anahtar Parti Gümüşhane İl Başkanlığı, açıklamasını “Bu ülkeyi sevmek, her şeyi alkışlamak değil; yanlışları zamanında ve cesaretle söyleyebilmektir” sözleriyle tamamladı