Başıboşluğın Eşiğindeki Çocuklar
Son yıllarda çocuklarımızda gözlemlediğimiz bazı davranış değişiklikleri toplumun dikkatini çekmeye başladı. Yeni nesil, teknolojinin esiri olmuş gibi davranıyor. Pandemi süreciyle birlikte bu durum daha da derinleşti. Uzun süre eve kapanan çocuklar, televizyon, telefon ve tabletlere yönlendirildi. Ne yazık ki bu yönelim, onları gerçek dünyadan koparıp sanal bir âlemde yapay hayatlar yaşamaya itti.
Bu sanal dünyada geçirilen zaman, çocukların zihinsel, ahlaki ve sosyal gelişimlerini ciddi şekilde etkiliyor. Vurdumduymazlık, içine kapanıklık, empati yoksunluğu, otoriteye karşı duyarsızlık, kendi kendine konuşma ve oynama gibi davranışlar artık olağan hale geldi. Daha da endişe verici olan ise çocukların, anlamını bilmeden öğrendikleri küfürleri sıkça kullanmaları. Artık ilkokul birinci sınıf öğrencisi bile, duyduğu küfrü öğretmenine çekinmeden söyleyebiliyor. Üstelik bu durum kız çocukları arasında da hızla yayılıyor.
Eğitim yalnızca okul sıralarında verilmemelidir. Ailede başlamalı, sokakta pekiştirilmeli, toplumun her alanında yaşatılmalıdır. Oysa bugün eğitim, okul duvarlarının dışına taşamıyor. Öğretmenler doğruluktan, dürüstlükten, vicdandan, insanlıktan bahsediyor; ancak çocuk evde veya televizyonda tam tersini gördüğünde verilen mesajlar etkisiz kalıyor.
Televizyon dizilerinde imamların bile dolandırıcı gibi gösterildiği, camilerin sıradanlaştırıldığı, içki ve kumar masalarının normalleştirildiği bir toplumda çocuklarımız hangi değerlerle büyüyecek? Hangi örnekle kişiliğini inşa edecek?
Sokaklar da artık eğitim alanı olmaktan çıktı. Eskiden mahallenin büyüğü çocuklara sahip çıkar, yanlışlarını uyarırdı. Bugün ise "bana ne" anlayışı hâkim. Çocukların sokakta küfür etmesi, kaba davranışlar sergilemesi karşısında kimse ses çıkarmıyor. Bu sessizlik, geleceğimizin sessiz çığlığına dönüşüyor.
Unutulmamalı ki, çocuklarımız yalnızca anne babanın değil, tüm toplumun ortak sorumluluğudur. Okuldaki öğretmenin etkisi kadar, sokakta karşılaştığı bir yetişkinin davranışı da çocuğun kişiliğinde iz bırakır. Eğer biz toplumu eğitemezsek, okulun verdiği eğitim eksik ve etkisiz kalacaktır.
Devletin bu konuda daha kararlı ve kapsamlı politikalar üretmesi şart. Çocuklara rol model olacak diziler, programlar hazırlanmalı; ahlaki ve kültürel değerler medya aracılığıyla yeniden inşa edilmelidir. Aksi takdirde sadece çocuklarımızı değil, geleceğimizi de kaybederiz.
Çocuklarımıza sahip çıkalım. Onları başıboş bırakmayalım. Sadece okulda değil, (sokakta - evde) ve özellikle sosyal medyada da yanlarında olalım. Çünkü bugünün çocukları, yarının büyükleri olacak. Onlara verdiğimiz değer, aslında kendi geleceğimize verdiğimiz değerdir.
İmsak | 06:06 | ||
Güneş | 07:37 | ||
Öğle | 12:28 | ||
İkindi | 14:48 | ||
Akşam | 17:09 | ||
Yatsı | 18:35 |