banner333

banner309

27.01.2015, 08:00

ÜSTÜNLERİN HUKUKU-3

          Bugün size “üstünlerin hukuku” ile ilgili yaşamış olduğum hukuk sürecinden bir tanesini, özetleyerek anlatma çalışacağım. Beni tanıyanlar bilirler, bugüne kadar, hiçbir konuyu belgelendirmeden, somut elimde resmi bilgi ve belgeler, olgular olmadan, kimsenin karsısına çıkmadım. Ben mürekkep yalamış bir kişi olarak, bu kadar sıkıntıya kalıyorsam vay bu sokaktaki insanların haline!

                                           ***

    YIL 2004,  Ankara Hacettepe Hastanesinde, tedavisi başlayıp kontrollü devam eden ve 4 defa ameliyatı olan çocuğumuzun, 2010 yılında, “tedavisinin kesilerek en yakın sağlık kuruluşu olan (Trabzon’da) tedavisine devam etmesini” dayatan kurum, 2009 ve 2010 yıllarına ait taşıt giderlerini de ödemez.

        Bu nedenle, internet üzerinden araştırdığım, konu ile ilgili, 5510 Sayılı, Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 12. maddesi hükmünü aynen yazarak, çocuğumuzun yaslardan doğan tedavi hakkının engellenemeyeceğini belirttik.

                                          ***

     Netice itibarı ile resmi belgelerle konuyu yargıya taşıdık.Müdür yardımcısı, mahkemeye kendisi gelmedi. Kurum adına tutulan avukat, suçu işlediği iddia edilen zatın savunmansını yaptı. Mahkemenin konu ile ilgili kurumdan istediği belgeleri, mahkemeye gönderme yerine, sanki ödemeler ve sağlık tedavileri yapılmış gibi, konu ile ilgisi olmayan başka evraklar mahkemeye gönderildi.

 

      Hikaye buya, dosyanın incelenmesi neticesinde, Hâkim yeniden belgelerin asıllarını kurumdan ister. Bu zat bu sefer, mahkemenin istediği belgelerin “ödemeleri yapılmadığı için kurumda olmadığını” masa başında hazırladıkları bir yazı ile mahkemeye gönderir.

 

       Mahkemenin istediği belgeleri göndermediğinden ve adil yargılanmayı etkilemeye çalışmaktan, ilgili hakkında, Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulur. Valilik tarafından, idari işlemler başlar. Araya “Gücü ellerinde bulunduranlar” girer. İlgili hakkında “kovuşturmaya yer olmadığına karar” verilir.

                                     ***

       Trabzon Bölge İdare Mahkemesine yaptığımız itiraz sonucu, mahkeme oybirliği ile valiliğin kararını kaldırarak, 5271 Sayılı Ceza Mahkemeleri Kanununun 161. maddesinin 5. fıkrası uyarınca, genel hükümlere göre soruşturulmasına karar verir ve dosya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir.

 

      Cumhuriyet Başsavcılığı, yeniden inceleme başlatır ve takipsizlik kararı verilir. Karara karşı Bayburt Ağır Ceza Mahkemesine itirazda bulunduk. Mahkeme, “ilgili hakkında yeterli şüphe oluştuğunu, Gümüşhane Asliye Hukuk Mahkemesinin istediği belgeleri göndermediğini, Hacettepe Üniversitesi Hastanesinde, tedavisi kontrollü davam eden çocuğun, tedavisinin kesilerek, en yakın Trabzon’a gideceği şeklinde Sosyal Güvenlik kurumunun bir uygulaması olamaz. Devletin temel amacı kişinin ağırlıklı bir şekilde yaşaması için imkanlar sağlamaktır. İlgili kişinin, GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇUNU İŞLEDİĞİNİ belirterek, taraflar arasında “HUSUMETİN” oluştuğuna yönünde oy birliği ile karar vererek, takipsizlik kararını kaldırır ve dosya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilir.  

                                      ***

     Gümüşhane Cumhuriyet Başsavcılığı, Trabzon Bölge İdare Mahkemesi, Asliye Hukuk Mahkemesi, Bayburt Ağır Ceza mahkemesinin kararlarına atıfta bulunarak, ilgili şahsın,“Görevi Kötüye kullanmaktan” dolayı yargılanmasını yönünde iddianame düzenler ve Sulh Ceza Mahkemesinde kamu davası açılır.

         

        Ortada, sanık aleyhine, 3 tane oy birliği ile verilmiş mahkeme kararları ve bir tane Cumhuriyet Başsavcılığın sanık aleyhine düzenlediği iddianame varken, sanığın “görevi kötüye” kullanmadığı yönünde karar verilmiştir

 

        

        Yani, Bayburt Ağır Ceza Mahkemesinin belirttiği gibi, “taraflar arasında “Husumet” oluşmuştur. Bu husumet nedeni ile 3 yıldır işime ve gücüme mani olan, çocuğumuzun yaklaşık 3 yıldır tedavisini engelleyip, taşıt giderlerini ödemeyen, kendini yasaların yerine koyan, yaptığı eylemlerle adil  yargılanmayı etkilemeye çalışan, sanık suçsuz bulunmuştur. Bu 3 tane mahkeme kararlarının ve Cumhuriyet Başsavcılığın ilgili aleyhine düzenlediği iddianamenin demek ki, bir hükmü yoktur.     

                                                    ***

    Ben başkaları gibi, Cumhuriyet Başsavcılığının sanık aleyhine düzenlediği iddianame ve 3 tane mahkeme kararları okunmadan karar verildi demiyorum. Verilen mahkeme kararlarına saygılıyım.

       

      Böyle durumlarda yargıya güven olur mu? Şimdi, bu durum, hukukun üstünlüğünü mü, yoksa üstünlerin hukukunu mu gösterir? Karar okuyucularıdır.                  28.01.2015   

Yorumlar (0)
2
az bulutlu
Namaz Vakti 19 Nisan 2024
İmsak 03:58
Güneş 05:31
Öğle 12:26
İkindi 16:11
Akşam 19:12
Yatsı 20:38