banner333

banner309

28.11.2014, 16:17

HANGİ OSMANLIYIZ

 Aslında yazının başlığı “Neden Cumhuriyetçiyiz?” ya da “Hangi Osmanlı?” olabilirdi… Çünkü gerçekte iki farklı Osmanlı vardı. Halifeliğe kadar olan Osmanlı, namı-ı diğer Türk İmparatorluğu ile Halifelikten sonra Araplaşan İmparatorluğumuz… Ve Araplaştıkça daha çok batan koca İmparatorluğumuz… Aslında Türkler için her şey güzel gidiyordu ta ki Halifelik sevdasına düşülene kadar… O günkü şartlarda Halifeliği olmazsa olmaz gören Yavuz Sultan Selim ile akıl hocası Şeyh İdris-i Bitlis-i ve diğerleri Memlüklülerin elinden Abbasi halifeliğini almak için Mercidabık ve Ridaniye savaşlarını tertip ederler, bu savaşların sonunda, kılıç zoruyla artık halifelik Türklerindir.
(1517) Ama çok büyük bir sorun çıkar, çünkü Arap dünyası halifeliğin kendilerinden alınmasına şiddetle karşı çıkar ve Türk halifeye biat etmek istemezler. İşte bu sorunu çözmek, Arapları, Türk halifeye bağlamak için Arapların da kabul edeceği bir orta yol bulunur. Bu yol Mısır’dan ve Arap diyarlarında seçilecek iki bin civarında ulemanın, mollanın, Ebu Suud Efendilerin… İstanbul’a davet edilerek, para, mal, mülk, arazi de verilerek kalıcı olarak yerleşmelerini sağlayarak imparatorluğu Araplaştırmak, diğer bir değişle Türk İslam’ı terk edilerek, Arap İslam’ına doğru evrilmesini, dönüştürülmesini sağlamak konusunda anlaşırlar. Bu projeyi Araplar da destekleyince proje hayata geçer ve maalesef bundan sonra artık imparatorlukta “bugün de kısmen olduğu gibi” Türk kelimesi yasaklanır, “Türk’üm!” “Türkmen’im!” diyen Kızılbaş diye aşağılanır, dışlanır, kafası kesilir. (Bu dönem sadece Kuyucu Murat Paşanın “Türk’üm!” “Türkmen’im!” dedikleri için kafasını kestirip, kuyulara doldurduğu insan sayısı 158 bindir.) Maalesef Osmanlının son 350 yılı ilk 250 yılın aksine Türklere zulümle geçer, sıkı bir Arap tandanslı mezhepçilik kurulur, 1603 yılına gelindiğinde artık Ehli Beyt Türk Tekkeleri yasaklanır kapatılır, yerine Halid-i Nakşi Kürt-i Tekkeleri kurulur. Yine bu dönem Kürtlere sayısız imtiyazlar verilir, 1839 birinci Tanzimat Fermanına kadar Kürtler askerlikten bile muaf tutulurlar (Kürtlere Şah İsmail diyeti ödenir…) Yine bu dönem Türkler, saraydan, ordudan ve müesses nizamdan tasfiye edilir… Türklerin askeri ve siyasi gücünü kırmak için bu Arap mollaların fetvalarıyla, serdengeçti birlikleri sadece Türklerden oluşturulur ve en ön safta savaştırılır, kırdırılır, ganimeti bile toplatmazlar… Ganimeti de saraylardaki Arap mollalar ile işbirliği yapan yeniçeriler kendi aralarında paylaşırlar… Ordudan, saraydan ve müesses nizamdan yavaş yavaş tasfiye edilen, kafası kesilen, sürgün edilen Türklerin bir kısmı bu mollalara kızar ve canını kurtarmak içinde Kürtleşmeyi ana stratejik hedef olarak seçerler. Bu aşiretler ve boyların en büyükleri Avşarlardır, Halaçlardır, Mukri, Bayat, Beğdili, Evya, Yıvadır… Buna tarihimizde “Ekrad Türkmanlar” denir… Yine Kelkit’ten Hakkâri’ye kadar olan bölgede yaşayan Akkoyunluların büyük bir kısmı İran’a gider. (Bugün dünyanın en büyük Türk nüfusunun yaşadığı başkent Tahran’dır…) Böylece yüzyıllarca başımızı ağrıtacak Kürt sorunu ve Alevilik bu politikalar sonucu gelişir ve büyür. Osmanlı öyle bir açmaza düşmüştür ki, ne halifelikten vazgeçebilir artık ne de imparatorluğun kan kaybetmesini durdurabilir. Çünkü imparatorluğu kuran asli unsur Türkmenler dışlanmıştır, mezhepçiliğe kurban edilmiştir… Mollalar, başta matbaa olmak üzere bir sürü saçma sapan fetva verirler… Ve sonuçta Osmanlı’ya Rönesans’ı ıskalatırlar, Rönesans’ı İngiltere kapar... (Matbaa Osmanlı’ya ilk kez 1480’de Yahudiler ile gelir, sonra 1527’de Ermeniler matbaaya kavuşur ve 1563’te ise Rumların matbaası vardır. Bu meşhur mollalarımız her seferinde yeni bir fetva ile bizimkilerin matbaaya kavuşmasını engellerler, ta ki Batı Rönesans’ı ve aydınlanmayı yakaladıktan, yani 240 yıl sonra 1727’de İbrahim Müteferrika’nın çabaları ile matbaaya kavuşuruz ama bilgiye sahip olmak için çok geçtir artık…) Şimdi açıkça şu soru sorulmalıdır; 1299’dan 1683 Viyana Bozgunu’na kadar savaştığı tüm savaşları kazanan bir ‘’Türk imparatorluğu’’ Osmanlı varken; neden son 250 yılda girdiği tüm savaşları kaybedip, bir de kurtuluş savaşı yapmak zorunda kalmıştır?!... (Osmanlı bu dönem; 1683 Viyana Bozgunu’ndan, 1922’de Ankara, Haymana Ovası’nda yapılan Sakarya Savaşı’na kadar tüm savaşları kaybetmiştir.) Acaba; Halifelik ve akabinde yürütülen Türk düşmanı, Arap tipi-mezhepçi politikalara dönülmeseydi koca bir imparatorluk batar mıydı? Ve yine; Mevlanaların, Yunus Emrelerin, Hacı Bektaşilerin, Seyit Gazilerin, Ahmet Yesevilerin… İslam’ı, İslam değil miydi? Osmanlıyı kuran Şeyh Edebalilerin İslam’ı, Akşemseddinlerin İslam’ı İslam değil miydi de Ebu Suudlara teslim edip batırdık koca imparatorluğu…! Bugün de aynı sürecin devam etmesi tarihten hiç ders almadığımızı göstermektedir. Pir-i Türkistanlı Ahmet Yesevi der ki: “Din bir seçimdir, ama Türklük kaderdir!” İşte bu yüzden ‘’Arap sevici mezhepçi” değil “Cumhuriyetçiyiz!..” 
Yorumlar (2)
altan29 10 yıl önce
sakarya savaşının ankara da yapildiğini i̇lk kez bu makale i̇le öğrendi̇m. demek ki̇ mi̇lli̇ eği̇ti̇m bakanliğinin müfredati yeni̇lenmeli̇di̇r.
Murat Daniş 10 yıl önce
Bende soruyorum neden cumhuriyetçisinde ilk 250 veya 350 yıllık güzel sizin deyiminizde HZ mevlana yunus Emre hacı bektaşı Veli zaatların dönemi halifelik vya İslamiyet devam ettirmiyoruz da bugün cumhuriyetçiyiz denen kişilerin islamiyeti öcü gibi göstermeye çalışan larla birlikte hareket etmeye çalışıp o beyenmediğin kafa tascılara taraf oluyoruz belliki anlatıldığı gibi islamiyeti ve türklüğü yerle bir eden bir zihniyet varmış HERZAMAN da olacak tır bir zamanlar moğolların da yaptığı gibi tüm kütüphaneleri bilginleri yerle bir ettikleri gibi İslamiyet dünyada tek geçerli din İNNEDİYNE INDELLAHİL İSLAM bunu yaşatmak değilmidir mesele yoksa cumhuriyetçi kafamı yapacak cumhuriyetçi kafanın geçmişine baktığında anlatılanı yapmışlar hocalar kesildi camiler ahır haline getirildi tamda bu yazıda anlatılan türklüğü mollaları kesmişler bunlar cumhuriyetçi diye geçinen ler ve bu gün ki lerde farksız ama milleti şükürler OLSUNKİ kandıramadılar bu kavga bitmez MEVLAM CC hepimize Hidayet versin selam ve dua ile
2
az bulutlu
Namaz Vakti 24 Nisan 2024
İmsak 03:49
Güneş 05:23
Öğle 12:25
İkindi 16:12
Akşam 19:17
Yatsı 20:45