banner333

banner309

27.04.2014, 18:02

Gümüşhane’den Güzel Bir Haber Geldi!

 Turan Tuğlu’ya vefa gecesi düzenleneceği haberi mutlulukların en büyüğünü bana yaşattı.
 
Duygu seli içinde kendimi buldum.
 
KOCA BİR ÇINARIN GÖLGESİ ALTINDA DALLARINDAN BİZE SADAKAT ELEYEN GÜNIŞIĞI BİZE BU GÜNÜ DE GÖSTERDİ, ŞÜKÜRLER OLSUN RABBİME!
 
 Böyle bir geceyi düzenleyenlere öncelikle şükran duygularımı ifade etmek isterim.
 
Her şeye rağmen, 20 yılı aşkın bir zamandır Kuşakkaya’da yazmakla, Turan Tuğlu’nun dizleri dibinde ölümsüz sözcüklerin avcılığını yapıyorum. 
Yazdığım gibi dile kolay 20 yılı aşkın bir zamandır Kuşakkaya’da yazıyorum!
Bu yirmi yılı aşkın bir zamanda neler gördük neler!
Birkaç sene evvel kendini bilmez bir siyasetçi bizi tehdit etti: “Bir daha Kuşakkaya’da yazmayacaksın!”
O tehdidini ona yedirdik; o siyasetçinin yerinde şimdi yeller esiyor ama Kuşakkaya ve Turan Tuğlu dimdik ayakta duruyor!
Ben Turan Tuğlu meşrebinden gelen bir insanım, hangi lafa ne yanıt vereceğimi artık çok iyi biliyorum. Lafı söyleyenin kim olduğuna ve lafa bakmadığım zamanlarda toyca polemiklere girmiş ve kendi değerimizi çok örselemiştik. Artık kimin ne dediği çok da umurumuzda değil. Hem lafı söyleyenin kim olduğuna da baktığımdan artık öyle her lafa yanıt vermiyorum.
Düşüncelerimin bir kefesinde ağırlığınca yer edinen Turan Tuğlu, diğer kefedeki bütün aydın yaftalı insanlara bedeldir.
 
Ruhumun ve kafasının sıfatlarına deliliği de ekleyen bir insan çıkıp diyebilir mi ,”Ben Gümüşhane’nin yetiştirdiği bir gazeteci olarak Turan Tuğlu’dan daha iyi bir gazeteciyim”.
         Derse biz ne deriz:  “Bize  yalan söyleme, ciğerini biliriz biz senin, biz birbirimizi biliriz.”
 
Zamanın “arka” bahçesinde, 1984 yılının doyumsuz  yaz mevsimiydi. Harmanlarda mahsulü kaldırmış, bir sonraki mevsime herk olarak bıraktığımız altın sarısı tarlalarda koşup oynuyorduk.
  Edebiyat Fakültesini kazandığım kesinleşince, sondaki  hayat macerama ilişkin  ilk telkinler şu cümlelerle rahmetli amcamdan geldi:
“Artık elin kalem tutmalı, Kuşakkaya’da yazmaya başlamalısın!”
İlk şiirimin yayınlandığı  Kuşakkaya Gazetesini, okula kayıt yaptırmak için Ankara’ya gideceğim gün elime aldım ; saatlerce baktım. O gazete, odamın duvarında hala çerçeveli olarak asılıdır.
         Sonraki günlerde, yüzünde çok yeni bir  tebessümle Turan Tuğlu’yu tanımanın ayrıcalıklı sevinci içinde genç bir delikanlıydım. Kötüye ve çirkine karşı tepkili ve mesafeli, ama güzele ve iyiye kapıları sonuna kadar açık böyle bir insanın Gümüşhane’de yaşayarak böylesine anlamlı bir gayretin içinde yoğrulması düşüncesi beni hala cezbediyor. Doğanın kanunu bu, her iyi ve güzel düşünce , karşıt kötü ve çirkin düşünceyi  de beraberinde getirir. Tercih ise tamamen insanoğluna kalmıştır.
         Ustasının yanında bir çırak heyecanı ve acemiliğiyle başladığım Kuşakkaya yolculuğu yılları devirerek, şükür, bu zamanlara kadar geldi.
         Yıllar sonra, Turan Tuğlu’ya vefa gecesi düzünleneceği coşkusu içindeyim.
Zamana meydan okurcasına büyük bir şevkle  yazdığım her yazıda olduğu gibi bu yazımda da büyük bir onur duyuyorum.
         Kendimi bildim bileli Gümüşhane’de basın hayatını izliyorum.
Her biri ibret dolu gördüklerimiz ve yaşadıklarımızın çoğu bu sütunların seviyesi kapsamında yazılamayacak kadar sığ ve basittir.
Bizler Gümüşhane’de sadece ve sadece, iktidar ve yandaş çevrelerden ve belediyelerden abone ücreti adı altında para söğüşlemek için gazete çıkaranları bile gördük.
Konunun vahametini uzun uzadıya açıklayacak değilim. 
Ama vurgulamak istediğim ana düşünce şudur: NE YAZIK Kİ GÜMÜŞHANE, İLKOKUL MEZUNU BİR KISIM CAHİL CESARETİNDE İNSANLARIN İÇİ BOŞ BİLGİ VE BİRİKİMLERİYLE KAMUOYUNU YÖNLENDİRMEK İDDİASINDA OLARAK  PERVASIZCA  VE FUTURSUZCA  GAZETE ÇIKARMAYA YELTENDİKLERİ VE GENELDE BASIN FAALİYETLERİNİN ARDINDA İNCE AYAR SİYASİ KURNAZLIKLARIN YATTIĞI KÜÇÜK  BİR İL OLMAKTAN ÖTEYE GİDEMEMİŞTİR.
Böyle bir ortamda, bizim Gümüşhane için bütün kaygılarımızın bertaraf edildiği ve büyük bir ideali besleyen  Kuşakkaya Gazetesinin  ayrıcalıklı bir yeri olduğundan dem vurmak gerekmez mi?
Mazisinde yarım asırlık bir birikimi taşıyan Kuşakkaya gazetesi ve bu gazeteyle içimize nakşolunmuş bulunan Turan Tuğlu, hiçbir zaman bu çirkin yollara tenezzül etmemiştir. Edenler de zaten silinip gitmiş, şimdilerde isimlerini bile hatırlayamadığımız çehreler ve gazeteler olarak tarihin çöplüğünde yerlerini almışlardır.
Kuşakkaya’nın ve Turan Tuğlu’nun galiba bizlere duyurmaya çalıştığı  en yalın düşünce şudur: Sel gider, kum kalır!
Gümüşhanemiz bu açıdan çok şanslı bir il...Hangi ilde sosyal , siyasal, kültürel alanları kucaklayarak, sadece ve sadece kamu görevi yapıyor olmanın kıvamında yılları deviren bir yayın organı var?
 
İsmini bile doğru yazıp telaffuz edemeyen “siyasilerin” ilkel siyasi emellerine hizmet eden basın mensuplarından tutun da, salt reklam geliri almak için, hiçbir eğitim ve kültür süzgecinden geçmemiş-geçememiş- kerameti kendinden menkul zihniyetlerin gazete çıkarmaya kalkışmasına kadar gördüğümüz ve şahit olduğumuz hadiseler silsilesinde Turan Tuğlu’nin ve Kuşakkaya’nın ismiyle müsemma yıkılmaz dağ gibi heybetli duruşu bizleri her zaman ilimiz adına gururlandırmaktadır.
 
 
Kuşakkaya’nın geride bıraktığı yarım asırlık mazisi önünde saygıyla eğilirken, bir yandan da Turan Tuğlu’nun şahsında dipsiz bir okyanusa dönüşen “birikim”in tecrübe yoluyla daha da zenginleşerek kamuoyuna takdimini düşünüyorum ; içim titriyor.
 
Yıllar öncesinde rahmetli İsmail Topuz’dan dinlemiştim: İsmail Topuz’un Kelkit’te Kelkit Çayı’nı çıkardığı günlerdir. Bizim sivri dilli şairlerimizden birisi, Turan Tuğlu hakkında çok sert bir yazı gönderiyor yayınlaması isteğiyle İsmail Topuz’a. İsmail Ağabey, yayınlamak noktasındaki kararsızlıkla şaşıp kalıyor.Durumu Turan Tuğlu’ya aktarıp yayınlanması için izin istediğinde Turan Tuğlu’nun yanıtı çok dikkat çekicidir:
 
“Yayınla, ama unutma ki, bugün bana söven, yarın sana söver!”
 
Ne garip bir dönemde yaşıyoruz.
 
Daha dün bizleri övenler şimdi sövüyorlar.
 
Şimdi sövüyorlar, yarın bizleri yine aynı  seviyesiz ve de istikrarsız üsluplarıyla övecekler. Yanar döner olarak her devrin adamı sıfatını üzerlerinde kirli bir gömlek gibi taşıyan insanlar, Kuşakkaya’nın ve Turan Tuğlu’nun gittiği ciheti asla algılayamazlar.
 
Emin olun şu anda birilerine payanda olarak al gülüm ver gülüm içinde işlerini yürütenler, yarın birbirlerine düşecektir. Bütün bu çirkin pazarlıkların çok çok ötesinde her devir kendi ahlaklı duruşunu muhafaza ederek, Kuşakka’nın zirvelerinden tuttuğu bir serin rüzgarı içimize akıtacaktır Kuşakkaya Gazetesi ve Turan Tuğlu!
 
 
Zaman zaman bizlere soruluyor, neden sadece Kuşakkaya’da yazıyorsun diye.
 
Anlamları altında kitaplar dolusu düşüncenin yattığı üç  kelime dökülüveriyor dudaklarımızdan:
 
Aşk, seviye ve sadakat!
 
 Cenabı Allah her baktığı yerde, canlıda ve nesnede aşkı bulmuş, aşkta seviye ve sadakati yakalamış kullarından eylesin bizi.
 
Sevgili Kuşakkaya okurları her yürek, bu hayatta “muadilince” uçmak istiyor. Tıptı bir güvercin gibi, özgürce. Hayatın neresinde ve hangi alanında mevzilenmişseniz mevzilenin, oturup kalktığınız insanlar kendi kişiliğinizin ve hayat görüşünüzün bir yansıması olarak ortaya çıkıyor.
 
Bizler de Turan Tuğlu’nun dizleri dibinde büyüdük, yetiştik. Ondan çok şey öğrendik.
 
Bu açıdan ifade etmek isterim ki, Kaşakkaya ailesi içinde yer almak saygınlıkların en büyüğü bir saygınlığı bize  kazandırıyor.
 
Esasında Turan Tuğlu’ya Gümüşhane’nin vefa borcu vardır.
 
Böylesine büyük bir vefanın ruhumuzda bıraktığı tatlı bir bahtiyarlık içinde kendilerine sağlıklı ömürler diliyor, ellerinden hasretle ve saygıyla öpüyorum.
Yorumlar (0)
2
az bulutlu
Namaz Vakti 29 Mart 2024
İmsak 04:38
Güneş 06:04
Öğle 12:32
İkindi 16:03
Akşam 18:50
Yatsı 20:11